..Aşk Nedir?
"Neyi arıyorsan sen, O'sundur" der Mevlana.
Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan
aşık.
"Neyi arıyorsan sen, O'sundur" der Mevlana.
Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan
aşık.
Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip,
kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif
gezisine
çıkarır. Her ilişki, benliğimizde bir
kazıdır aslında,
her sevda ruhumuzun bir başka yüzü. Her aşkta
kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.
Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve
dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden
kendi yüzünüz bakacaktır size.
Aşk denilen kaleydoskobun buzlu camına
gözünüzü dayadığınızda, binbir
cam rengarenk ışıklar saçarak
döndüğünde, her seferinde bambaşka
şekiller ördüğünü
görürsünüz.
Her camda, farklı bir renginiz vardır; her şekilde
sizden bir parça. Aşklarınız
hülasanızdır.
Sevdiginiz her adam, beğendiğiniz her kadın
farklı ruh hallerinizi ele verir; arada bir çevirdiniz mi
kaleydoskobu, cam paralar yer değiştirip yeni şekiller
alır; hepsi siz. Sevgilinizin gözlerindeki dolunay,
sizdeki ışığın yansımasıdır
aslında;
dilindeki sizin ilhamınız, tenindeki sizin
yansımanızdır.
Yoksa halâ bir sevdiğiniz, o henüz kendinizi
bulamadığınızdandır.
Aşk, narsizmdir. Sevda, çevrildikçe içinizin
farklı ışıklarını yakan
eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı
döndürüyor.
Ve biz, hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir
gezgin gibi içimizdeki eski baharları arıyoruz.
Narcissusu'u bilirsiniz; öyle heybetli ve güzelmiş ki,
bakmaya dayanazmazmış kendine. Gün boyu
ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik
burnunu,
dar kalçalarını, kıvırcık
saçlarını seyredermiş
hayran hayran. Bir gün ırmak kenarında gezinirken,
sudaki yansımasına ilişmiş gözü.
Uzanıp, iyice
bakmak istemiş. Tam gördüğünde kendisini,
dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa,
kapılıp gitmiş suya. Yeryüzünün en
güzel insanının
öldüğünü duyan Tanrı, unutulmaması
için O'nu
her bahar açan gözel kokulu bir çiçeğe
dönüştürmüş,
Narcissus, nergis olmuş. Kıssadan hisse, benden
size tavsiye, taze bir nergis verin bugün sevgilinize.
Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya
çevirip içinizdeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi
"Bahar getirdim sana" deyin.
Baharın elinizde olduğunu unutmadan.
Gözlerindeki ırmağa baktığınızda
kendinizi göreceksiniz;
dikkat edin de hayran olup düşmeyin.
Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe
dönüşmeyin.
Can Dündar
(zehni 10.01.04)
Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan
aşık.
"Neyi arıyorsan sen, O'sundur" der Mevlana.
Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan
aşık.
Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip,
kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif
gezisine
çıkarır. Her ilişki, benliğimizde bir
kazıdır aslında,
her sevda ruhumuzun bir başka yüzü. Her aşkta
kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.
Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve
dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden
kendi yüzünüz bakacaktır size.
Aşk denilen kaleydoskobun buzlu camına
gözünüzü dayadığınızda, binbir
cam rengarenk ışıklar saçarak
döndüğünde, her seferinde bambaşka
şekiller ördüğünü
görürsünüz.
Her camda, farklı bir renginiz vardır; her şekilde
sizden bir parça. Aşklarınız
hülasanızdır.
Sevdiginiz her adam, beğendiğiniz her kadın
farklı ruh hallerinizi ele verir; arada bir çevirdiniz mi
kaleydoskobu, cam paralar yer değiştirip yeni şekiller
alır; hepsi siz. Sevgilinizin gözlerindeki dolunay,
sizdeki ışığın yansımasıdır
aslında;
dilindeki sizin ilhamınız, tenindeki sizin
yansımanızdır.
Yoksa halâ bir sevdiğiniz, o henüz kendinizi
bulamadığınızdandır.
Aşk, narsizmdir. Sevda, çevrildikçe içinizin
farklı ışıklarını yakan
eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı
döndürüyor.
Ve biz, hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir
gezgin gibi içimizdeki eski baharları arıyoruz.
Narcissusu'u bilirsiniz; öyle heybetli ve güzelmiş ki,
bakmaya dayanazmazmış kendine. Gün boyu
ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik
burnunu,
dar kalçalarını, kıvırcık
saçlarını seyredermiş
hayran hayran. Bir gün ırmak kenarında gezinirken,
sudaki yansımasına ilişmiş gözü.
Uzanıp, iyice
bakmak istemiş. Tam gördüğünde kendisini,
dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa,
kapılıp gitmiş suya. Yeryüzünün en
güzel insanının
öldüğünü duyan Tanrı, unutulmaması
için O'nu
her bahar açan gözel kokulu bir çiçeğe
dönüştürmüş,
Narcissus, nergis olmuş. Kıssadan hisse, benden
size tavsiye, taze bir nergis verin bugün sevgilinize.
Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya
çevirip içinizdeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi
"Bahar getirdim sana" deyin.
Baharın elinizde olduğunu unutmadan.
Gözlerindeki ırmağa baktığınızda
kendinizi göreceksiniz;
dikkat edin de hayran olup düşmeyin.
Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe
dönüşmeyin.
Can Dündar
(zehni 10.01.04)
yilmaz - 10. Jan, 16:14