pen36 header icon36

Sunday, 23. October 2005

Liman Kırntıları

Bahamalı martılar beni çağırdı,
bir ikinci bahar gecesi
Yalan söyledim,
yırtık blucinli tayfalara,
Seni sevmediğimi söyledim.
Oysa rıhtımlar
en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu,
Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;
Hastaydım,
kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma
Seni unutmak gerekiyordu...

Bahamalı martılar beni çağırdı,
bir ikinci bahar gecesi,
İskele fenerlerinin altında oturup
seni bekledim sevgilim
Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı
Gelip caydırabilirdin beni gitmekten
Oturup sigara içer, anlaşabilirdik...
Sana tapacağım yalan değildi
benim olursan
Seni seviyordum, seni istiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı,
bir ikinci bahar gecesi
Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;
seni unutmak için içtim...
Senin sokağında geceler yıldızsızdı,
senin sokağında gece yağmur yağıyordu
Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
Bana sevmek yaramıyordu,
ben sevilemiyordum...

Bahamalı martılar beni çağırdı,
bir ikinci bahar gecesi
Sana bırakacağım bu kentin
üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm,
Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi,
ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi
Üçüncüsü... söylemeye dilim varmıyor,
üçüncüsü bana git dediğin yerdi

İşte bu mısraları orda karalıyorum;
işte demir aldı şilebimiz,
Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...

Edgar Allan Poe
__________________

Friday, 21. October 2005

Gerçekten mi?..

Bir gece önce aynı otelde ayrı ayrı düğünlerini yapmış iki yeni damat Bob ve Jim ertesi sabah otelin kahvaltı salonunda karşılaşmışlar. Jim, endişe ile "Eve döner dönmez üroloğa gideceğim.." demiş, "Sabaha kadar uğraştım durdum beceremedim.. O iş olmadı.." "Gerçekten mi?.." demiş Bob, "Ben de bari terapiste gideyim.. İnanır mısın benim aklıma bile gelmedi..!"

Sunday, 16. October 2005

e-maillerine bakmayanlara

Aslan senelik izne çıkıyormuş. Oturup, bütün hayvanlara e-mail çekmiş...
Ben yokken, vekaleti tavşana bırakıyorum, diye...
Sonra tavşanı çağırıp kararını açıklamış:
Ben yokken, orman senden sorulur. Bir kelek yapan olursa, döndüğümde icabına bakacağım.
Tavşan ertesi gün ormanda başlamış bütün hayvanlara bulaşmaya...
Bir kenarda leşini ziftlenen kurda arkadan bir parmak atmış...
Kurt dönmüş bakmış ki, tavşan...
Ah, demiş, o aslan olmayacaktı ki ben sana soracaktım.
Tavşan daha sonra aynı şeyi file yapmış...
Filden de tıs çıkmamış...
Bütün havyanlara aynı pisliği yapan şımarık tavşan, en son koca ayıyı bir petek balı yerken bulmuş
Ona da bir parmak sallamış
Ayı döndüğü gibi tavşanı kapmış ve yer misin yemez misin diye dayaktan hurdahaş hale getirmiş
Tavşan, perişan vaziyette uzaklaşırken kendi kendine söylenmiş:
Ayı işte ne olacak, yine e-maillerine bakmamış!

Thursday, 13. October 2005

Mahur beste

1925'te Menemen'de doğdu.. Ülkenin batısında.. Bir cumhuriyet kaymakamının oğluydu..
24 yaşında, siyasi polis tarafından gözaltına alınınca Paris'e gitti..
Gönüllü sürgünlük yıllarına.. Paris'ten ilk dönüşünden sonra, 1957'de Erzincan'da askerliğini yaptı..

Aynı yıl "o" Erzincan'da askerliğini yaparken; "öteki" yakınlardaki Malatya'da doğdu.. Ülkenin doğusunda..
Yoksul bir işçi ailesinin beş çocuğundan biriydi.
İnsafsız "linç" hançerlerinin kanattığı yüreğine sarılıp, 40'lı yaşlarının başındayken Paris'e gitti..
Zorunlu sürgünlük yıllarına..
Bir daha dönemedi..

O, bugün toprağa veriliyor.. Çok sevdiği ülkesinde..
Öteki, sürgün topraklarında yatıyor.. Çok sevdiği ülkesinden binlerce kilometre uzakta..
Aynı şiirleri yazıp, aynı şarkıları söyleyenlerin ayrılığından kim utanacak şimdi?

Lakin.. Ayrılmayacaklar asla..
Çünkü..
"Şenlik dağıldı, bir acı yel kaldı bahçede yalnız/ O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız/ Gitti dostlar, şölen bitti, ne eski heyecan, ne hız/ Yalnız, kederli yalnızlığımızda sıralı, sırasız/ O mahur beste çalar, müjganla ben ağlaşırız.."
Ayrılmayacaklar, çünkü:
"Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi/ Demirlemişti, eli kolu bağlıydı, ağlıyordu/ Dört bıçak çekip vurdular dört kişi/ Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu/ Cinayeti kör bir balıkçı gördü/ Hiçbiriniz orada yoktunuz.."
Ve çünkü:
"Tut ki gecedir/ Katiller huzursuz, hırsızlar sinirli/ Hainler ürkekçedir/ Elleri telefona kendiliğinden uzanıyor/ İhanete gece müthiş bir gerekçedir/ İhbarlar birer sansar/ Bir telefondan bir telefona atlar/ İhanet bir bilmecedir."
Ve çünkü:
"Ne kadınlar sevdim, zaten yoktular/ Böyle bir sevmek görülmemiştir/ Yalnızlıklarımda elimden tuttular/ Uzak fısıltıları içimi ürpertir/ Sanki gökyüzünde bir buluttular/ Nereye kayboldular şimdi kim bilir/ Ne kadınlar sevdim zaten yoktular/ Böyle bir sevmek görülmemiştir."
Ve çünkü:
"Rinna rinna nay/ Yollarım kapandı lay/ Bulutlar parçalandı/ Gün gider gün gider/ Rinna rinna lay/ Künyemiz yazıldı lay/ Kervanımız dizildi/ Can gider can gider."
Ve çünkü:
"An gelir, paldır küldür yıkılır bulutlar/ Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet/ O eski heyecan ölür/ An gelir biter muhabbet/ Çalgılar susar, heves kalmaz/ Şataraban ölür/ An gelir ömrünün hırsızıdır/ Her ölen pişman ölür/ Hep yanlış anlaşılmıştır/ Hayalleri yasaklanmış/ An gelir şimşek yalar/ Masmavi dehşetiyle siyaset meydanını/ Direkler çatırdan yalnızlıktan/ Sehbada Pir Sultan ölür! / Görünmez bir mezarlıktır zaman/ Şairler dolaşır saf saf/ Tenhalarında şiir söyleyerek/ Kim duysa, korkudan ölür/ Tahrip gücü yüksek, saatli bir bombadır patlar/ An gelir, Attila İlhan ölür.."


Dünden beri gazetelerde bu şiirleri okuyorsunuzdur mutlaka..
Okumayın yalnızca.. Alın elinize "Büyük Şair" in on yedi şiirini..
On yedi Attila İlhan şiirinin "şarkısı" nı da mırıldanın bir yandan:
Ahmet Kaya'dan..
"Hep yanlış anlaşılmış, hayalleri yasaklanmış" Malatyalı ve çocuk yürekliadamın şarkılarını..
"Kim duysa korkudan ölür" olmuş şarkılarını..
Utanç verici bir linç gecesinde, çatalbıçak saldırmacasına, korkudan ölür olmuşlardı ya hani..
İşte onları, "An gelmeden ölen adam" ın şarkılarını..
Türkçe'nin en büyük şairlerinden birinin şiirlerini; sevdiği ve bildiğitek dille, Türkçe'yle şarkılara yazan "adam" ı da hatırlayın bu hüzünlü sonbahar sabahında..
Kabul edin ki; koca bir kuşak "müjgan" la ağlaşırken, "o mahur beste" çalıyordu kasetçalarda!... Ali Kirca

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

July 2025
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 1 
 2 
 3 
 4 
 5 
 6 
 7 
 8 
 9 
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7588 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog