Hatalı olduğu zaman hatasını kabul eden erkek "Bilge"dir.. Hatasızken hatasını kabul eden erkek ise gerçek bir "Koca"dır.. ???
zehni - 24. Mar, 13:17
Güncel bir konu ; KUŞ GRİBİ
Kuş gribinin şu anda geçerli tek tedavi ilacı
TAMIFLU'yu hepiniz biliyorsunuzdur.Ya da duymuşsunuzdur. Bu ilacın içindeki ana madde ne biliyor
musunuz?
Cevap : ANASON
Türkiye'deki tüm kuş gribi vakalarında genelde hastalığa yakalanan kitle kim?
Cevap : MAALESEF ÇOCUKLAR VE KADINLAR
Peki neden Türk Erkeklerinde bu hastalık çıkmıyor?
Cevap : RAKI TüKETİYORLAR....:)
zehni - 13. Mar, 11:34
Yılın en güzel plağı!..
Vallahi milli marş gibi oldu.. Arabaya biniyorum, açıyorum derhal şarkıyı.. Tekrar tekrar dinliyorum, dinlerken bağıra çağıra eşlik ederek.. İniyorum, ıslıkla çalarak, mırıldanarak yürüyorum..
Nasıl güzel, nasıl şirin, nasıl tatlı, nasıl çarpıcı, vurucu, nasıl hemen öğrenilen bir şarkı bu..
Ve Beyaz nasıl harika söylüyor, dilinden, gırtlağından değil, yüreğinden..
Hacivat ve Karagöz filminin sound track albümü çıktı, demiştim ya.. İşte onda, üçüncü şarkı bu..
"On Kere Demedim mi Sana.."
Hacivat, çapkın.. Hacivat kadınların gözdesi.. Kadınlar Hacivat'ın, Hacivat kadınların peşinde.. Hacivat'ta sevgili bin!..
O diyor, kendi kendine, "On defa demedim mi sana sevme dokuz yar" diyor..
Sonrası tekerleme..
"On kere demedim mi sana
Sevme dokuz yar, sevme dokuz yar
Sekizde sefa, yedide vefa
Olmaya zinhar, olmaya zinhar.
Altı ile beş, dört ile hiç
Başa çıkılmaz, başa çıkılmaz
Üçün ikisi terk ede gör
Ta kala bir yar, ta kala bir yar.."
"Bir yar seveceksin.. Bir yar.. Onun ötesinde sefa, vefa arama.. Onun ötesi ile başa çıkamazsın.. Onun ötesi terk eder seni.. Varsa yoksa, bir yarda var!.."
Sevgilinin bir olması, tek olması bu kadar güzel anlatılır!..
Finalde Eyüp Ermiş'in zurna ve kaval soloları da olağanüstü..
Bu şarkıyı daha yarısına gelmeden sevmez, ikinci yarısını beraber söyleyecek kadar hemen öğrenmezseniz, parası benden..
Tabii CD bu kadar değil..
Açılışın iki şarkısı Karagöz'ün..
İlki muh- te- şem!..
Yunus Emre'nin en güzel ilahilerinden biri bu..
Dört Kitabın Manası!..
"Sen sana ne sanırsan
Ayruğa da onu san
Dört kitabın manası
Budur elbet var ise.."
"Sen seni ne sanıyorsan, başkasını da öyle san" diyor koca Yunus.. "Allahın dört kitabının bir manası varsa, budur işte!.." Şiirin tamamını satır satır okuyup, saatlerce düşünebilirsiniz..
Oysa sadece Yunus'un Allahın Dört Kitabını hem de o devirde nasıl bir tuttuğunu düşünün, bugünün din kavgaları, hatta ayni kitabın okurları arasındaki nefrete, şiddete bakarak..
İlahiyi şamanist Türkmen Karagöz ile, Rum tekfurunun hıristiyan kızı birlikte söylüyorlar, filmde, güzelliğe bakın...
Yani Haluk Bilginer ve Şebnem Dönmez..
Ama nasıl güzel söylüyor, "Şarkıcıyım" diye ortaya çıkanlara inat, iki oyuncu..
Haluk kendi sesi ile söylemiyor üstelik.. Karagöz gibi okuyor, gırtlaktan..
Hemen ikinci şarkıda Haluk bu defa solo harikalar yaratıyor..
Bu defa sözler çağdaş bir Yunus'un sanki.. Levent Kazak ne güzel yazmış..
"Yüklenip karanluğu, ışıklara yürürün
Yıldızlaru aş, edüp rüyalara yürürün
Göç dediğin hiç bitmez, bilinmeze yürürün..
Gurbettir memleketüm, yalnuzluğa yürürün..
Doğarkene başladı, büyürkene yürürün.
Çaruklarım aşundu, ölürkene yürürün.."
Her üç şarkı da Ender Akay'ın müziği.. Ben ilk defa duydum bu ismi, ayıp değil ya.. Ama harika müzik yapıyor Ender.. Harika da düzenliyor.. Şimdiye kadar nerdeymiş, peki?..
Filmi zaten fena halde tavsiye etmiştim sizlere.. Hâlâ görmediniz mi yoksa?.. Türk sinemasında klasik olacak bir trajikomik, Hacivat ile Karagöz!..
Bugün de, şarkılarının plağını "Mutlak alın" diyorum..
Çıkın hemen alın, takın müzik setinize.. Harika bir pazar yaşayın..
Ben Nebil'e söyleyeceğim. Yetiştirebilirse, bu perşembe Yaşamdan Dakikalar'ın sonuna takacağız, kulaklara küpe edilesi şarkıyı..
"On kere demedim mi sana, sevme dokuz yar!.."
Hincal Uluc
zehni - 5. Mar, 11:38
Her ideoloji gibi sol ideoloji de bir tür dünya görüşüdür, yani dünyayı görebilmektir, seyretmek değil. Seyrederken, seyircisindir. Ama görünce, bilince, bilincine varınca, insanda olup bitene müdahale etmek isteği kabarır. Solculuk, dünyayı değişirken ve değiştirirken ve değiştirmek için görebilmektir.
Ancak bu günlerde, kabul edelim ki, bir parça nutkumuz tutulmuş haldeyiz. Avrupa'da patlak veren karikatür krizi ve bir de Hamas heyetinin Ankara'ya yaptığı ziyaretten söz ediyorum. Eh, "solcular dinsel inançları referans almazlar" diye; Avrupa'nın karikatür şımarıklığını, ifade özgürlüğü adına sineye çekmek mi lazım? Ya da, ideolojik ve siyasi bakımdan epey mesafeli oldukları şu islami Hamas örgütü, Filistin halkının demokratik bir tercihi olarak sahneye çıktığında, bunu görmezden gelmek mümkün mü?
Günlerdir bu tür sorulara verilen cevapları dinlemekte ve okumaktayız. Mesela, karikatür konusunda şöyle deniyor: "Efendim, ifade özgürlüğü güzel de, kötüye kullanılmasın; islami kesimlerin tepkisi de şiddete yönelmesin! Provokasyona gelinmesin!" Lakin bu ortalama cevabın ötesinde, Avrupa'da bu gelişmeleri Haçlı Seferi olarak görenler ile Müslüman ülkelerinde Cihat olarak görenler karşı karşıya gelmek üzereler. Hamas'ın ziyareti de benzer şekilde ele alınıyor: Hamas terörist mi, değil mi; işte bu tartışılıyor. Sanırım bu iki dayatma karşısında kem küm etmeden, hakikat neyse onu görüp söyledikten sonra "ama" diye devam etmeden konuşabilmek için, tek bir kavramın akla getirilmesi yeterlidir: Oryantalizm!
Oryantalizm (Şarkiyatçılık) Doğu'nun ve bilhassa Müslüman ülkelerin Batılı gözüyle irdelenmesi, şekillendirilmesi gayretidir. Tarih boyunca Batı modernitesi, neredeyse medeniyet ile özdeş kılınmıştır. Ve Oryantalizm de bu medeniyetin kibiri olarak kendini dayatmıştır. Şimdi, post modern zamanlarda zuhur eden bir post-Oryantalizm gündemde galiba. Post modern dönemin kimlikler dünyasında, Oryantalist misyonerlik taarruzu yerine kimlik ırkçılığı bayrakları dalgalanıyor. Batılı kimlikler bir yana, öteki kimlikler diğer yana... Paris varoşlarını yangın yerine çeviren öteki kimliklerin isyanının intikamı, adeta öteki kimlikleri ezmek, hor görmek, karikatürleştirmek suretiyle alınmak isteniyor.
Batı normlarına göre muteber Müslüman sayılmanız için, onların tarif ettiği türden bir İslamiyeti içinize sindirmelisiniz. Batı standartlarına göre demokrasiden söz edebilmeniz için, seçimlerde sadece onların arzularına uygun oy vermelisiniz. Müslümanların peygamberine hakaret edince, bunu fikir özgürlüğü olarak niteleyeceksiniz; ama Hıristiyanların peygamberine laf söyleyemeyeceksiniz. Daha dün, "Da Vinci'nin ŞifresP'ni yazdı diye Dan Brovvn'a Vatikan tarafından Salman Rüşdi muamelesi yapılmamış mıydı? Bütün bunlardan sonra da, utanmadan arlanmadan Hıristiyanlık ve Müslümanlık arasındaki farklar hakkında ahkam kesip duracaksınız. İsrail'in terörist devlet olmasından gocunmayacak, İsrail eleştirilerini anti semitizm olarak yargılayacak ve sandıktan çıkan Hamas'ı da terörist diye la-netlemeyi sürdürecekseniz. Üstelik bütün bunları da medeniyet ve demokrasi adına savunacaksınız.
Vay be!
Ne kolaymış medeni olmak!
Artık asıl görülmesi ve asıl söylenmesi gereken Batı'nın sergilemekte olduğu Barbarlıktır. Evet, şu gezegen Batılı denilen zihniyetin ölümcül bir provokasyonu ile yüz yüzedir. Ve... Ve, Batının provokasyonuna gelmek, Batının kalleş Oryantalizmini boşa çıkarmanın tek yoludur. Ancak onların provokasyonuna gelindiği zaman, silahları geri tepecek ve sergiledikleri çifte standart boşa çıkarılacaktır. Ve belki de ancak bu şekilde Batı dünyasında aklı selim sahibi kesimler; yine Batı dünyasında bu işe artık dur demenin vaktinin geldiğini kavrayabilecektir. Bugün çok vahim bir şekilde, Batı, kendisine meftun olmuş Doğu insanlarının indinde bile bir "model" olmaktan çıkmakta, kültürel ırkçılığın kol gezdiği bir bataklık haline dönüşmektedir.
İşte bu yüzden, medeni olabilmek, günümüzde en çok Batılı insanın ihtiyacıdır.
20.2.2006
Melih Pekdemir
zehni - 22. Feb, 23:11
Sezen Aksu yeni şarkısını okudu. İşte, "Her Şeye Karşıyım" şarkısından bazı dizeler:
Muhalifim, her şeye karşıyım karşı
Rabbim adaletin bu kadar mı?
Atın ölümü arpadan, hadi gelin arkadan
Yarı yolda bırakan taş olsun
Aşk yoksa eğer karılar koca olsun
zehni - 22. Feb, 12:01