Ecevit'i kaybettik
Karaoğlanı kaybettik. 18 Mayıs'ta geçirdiği beyin kanamasının ardından hastanaye kaldırılan eski Başbakan Bülent Ecevit yaşama veda etti.
Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde vefat etti. Doktoru Mücahit Pehlivan, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, Ecevit'in vefat ettiğini belirtti.
Bülent Ecevit, "Özgürlüğün ardından bir ağıt söylev" başlıklı şiirinde, yitirilen bir değerin ardından, kendi yaşamının da temel ögesi olan "umut" ve "sevgi" ile şöyle seslenir:
''özgürlüğü yitirdik dostlar
ardından bir çift sözüm var
havaya benzerdi biraz
varlığı duyulmazdı özgürlüğün
yokluğu dayanılmaz
'saklamayın' derdi özgürlük 'beni kendinize
esirgemeyin beni ellerden
esirgendikçe tükenirim çünkü
paylaşıldıkça çoğalırım ben'
oysa kendimize kalsın diye özgürlük
ona bahçelerde duvarlar ördük
uçup gitti kuş misali bahçelerden
ne eller gördü hayrını ne biz gördük
'yurttaşlar' derdi özgürlük 'bu devleti
sizler yöneteceksiniz el ele
yaşatabilmek için beni
yaşayabilmek için benimle'
oysa dünyalarımız öylesine küçüktü
devlet öylesine büyük
yönetilmek öylesine rahattı
yönetmek öylesine yük''
zehni - 5. Nov, 23:49
BAŞBAKANA CEVAPTIR
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na;
1 Eylül 2006 tarihinde Van'ın Özalp ilçesi Saray mevkiinde
İran sınırından teröristlerce açılan ateş sonucu evladımız
Piyade Er Deniz Yüzgeç şehit düştü.
Aynı gün akşam saatlerinde acı haber bir binbaşı ve iki
doktor nezaretinde bizlere ulaştırıldı, 2 Eylül Cumartesi
günü cenazesi İzmir'e getirilerek 3 Eylül Pazar günü resmi
tören ile Kadifekale şehitliğinde defnedildi.Tüm bu süreç
boyunca en düşük rütbeden en yüksek rütbeye kadar tüm
askeri personel gerekli tüm prosedürü eksiksiz yerine
getirmiş ve şehidimize son görevimizi layıkıyla yapmamızı
sağlamıştır.
Lakin devletin en önemli ikinci makamında bulunduğunuz
ve de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ilk ağızdan temsil
ettiğiniz halde, henüz şehitlerimizin toprağı dahi
kurumadan yaptığınız "Askerlik yan gelip yatma
yeri değildir" açıklaması ve arkasından da sözde hatanızı
düzeltmek için verdiğiniz demeçte "Askerlik turistik bir
mekan değildir" demeniz tüm ailemizde infial yaratmıştır.
Nasıl bir başbakan "Artık şehit haberi almak istemiyoruz"
diye feryat eden bir vatandaşına bu tür bir açıklama
getirebilir?
Ülkemizde milyonlarca insanın gözü kulağı son dönemde
tırmanan eylemlere karşı ne tür bir önlem paketi
açıklayacağınızı duyabilmek umuduyla size çevrilmişken,
hangi düşüncelerle bu anlamsız, anlamsız olduğu kadar da
yakışıksız açıklamayı yapabildiniz bilemiyoruz.
Size maddeler halinde hatırlatmak isteriz ki;
1.
Siz ne Başbakan olmadan önce gittiğiniz Amerika Birleşik
Devletleri'nde görüştüğünüz kişilerin, ne de Avrupa
Birliği'nde müzakere adı altında bazı ödünler verdiğiniz
şahısların değil, bizim yani Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının Başbakan'ısınız.
2.
Bu tür bir açıklamayı yapmanız gösteriyor ki; ya sarf
ettiğiniz cümlelerin hangi kişilerce nasıl algılanacağını
düşünmeden konuşuyorsunuz, ya da bilerek ve isteyerek
şehit ailelerine ve tüm halkımıza "çocuklarınızı askere
gönderirseniz ölmeleri gayet doğaldır" gibi bir açıklama
getiriyorsunuz. Bizce her iki durumda da istifa etmediğiniz
her saniye rahmetli şehitlerimizin aziz hatırasına zarar
vermektesiniz.
3.
Bu tarihten itibaren oğlunuz Bilal Erdoğan'ın askerlik
durumunun en yakın takipçileri olacağız.
Umarız ki Allah bu büyük acıyı asla ne size ne de bir
başkasına yaşatmasın.
Sizden yıllardır devam eden bu sorunlara bir çözüm
bulmanızı dilemek isterdik ama sahip olduğunuz ve
olamadığınız özelliklerinizi düşününce bu sorunu
çözebileceğinize artık inanmıyoruz.
Son olarak ifade etmeliyiz ki, bu metin sizi siyasi olarak
yıpratmak veya iktidarınızı sarsmak amacıyla düzenlenmiş
bir muhalefet komplosu değil, evladını bazı tedbirsizlikler
yüzünden şehit vermiş bir ailenin yaptığınız açıklamalara
verdiği en hafifletilmiş cevabıdır.
Bu mesajın size belki de hiçbir zaman ulaştırılmayacağını
biliyoruz.
Ancak biz bu mesajı size ve tüm halkımıza ulaştırmak için
elimizden geleni yapacağız.
@deu.edu.tr
'Bazen yıldızları süpürürsün, farkında olmadan/ Güneş kucağındadır, bilemezsin/ Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür/ Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın/ Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın/ Uçar gider, koşsan da tutamazsın...'
W.Shakespeare
zehni - 3. Nov, 14:49
-Dünyada ne olmak en güzel şeydir?
-Tava!.
-Nedeni?
-İçinde sürekli yiyecek bir şeyler var, yani karnın hep tok.. Altın sürekli sıcak.. Sapın da sürekli bir kadının elinde!..
zehni - 3. Nov, 14:48
Bayramda şeytana uydum; sakıncalı bir destan okudum.
Suçluyum.
***
Destan, Fırat Nehri kıyısında yazılmış.
Gılgameş, Sümer ülkesinin bilge kralıymış. Güçlü, yakışıklı, ama yalnızmış. Gücüne, gönlüne göre bir arkadaşı olmadığından halkını rahatsız ediyormuş.
Halk, ona gücüne denk bir dost vermesi için tanrılara yakarmış.
Gök Tanrısı, bu yakarışı duymuş. Fırat kıyısından aldığı bir avuç topraktan Gılgameş'in gücüne denk birini yaratıp kırlara salıvermiş.
***
Bir gün avcı, ormanda vücudu gibi suratı da kıllarla kaplı, insanla hayvan arası bir yaratık görmüş.
Tuzakları söküp atacak kadar güçlüymüş. Hayvanlarla arkadaşlık ediyormuş.
Avcı koşup durumu babasına haber vermiş. Bu yaratığın Kral'a arkadaş olabileceğini düşünmüşler. Yalnız onu eğitmek, insanlaştırmak gerekiyormuş. "Bunu ancak Tanrıça İnanna'nın tapınağındaki rahibelerden biri yapabilir" demiş baba...
***
Avcı hemen tapınağa gitmiş. Gördüklerini şöyle anlatmış:
"Tapınağın içi, gidip gelen rahip, rahibeler ve tanrılara kurban getiren, dua eden insanlarla cıvıl cıvıldı. Günah çıkaran rahiplerin kırmızı giysileriyle, erkeklere cinsel yaşamı öğreten rahibelerin başörtüleri göze çarpıyordu. Tanrılara sunulacak bira, şarap, süt, yağ gibi sıvılar, et, peynir, ekmek gibi yiyecekler tapınağın mutfağına götürülüyordu. Yakılan tütsülerin kokusu, uzaktan uzağa gelen lir seslerine karışıyordu."
***
Avcı hemen başrahibeyi bulup durumu anlatmış.
Başrahibe "Sana bu işi en iyi yapabilecek Şamhat'ı vereceğim" demiş.
Çok güzel ve çekici bir kadınmış Şamhat...
Üzerine, bir omzunu açık bırakan, dolgun vücudunu ortaya seren tülden giysisini giymiş, öylece ormana gidip lir çalmaya başlamış.
Müzik sesine önce hayvanlar gelmiş, sonra yaban adam...
Büyülenmiş gibi dinlemişler. Sonra hayvanlar çekilmiş, yaban adam Şamhat'ın yanına oturmuş, elini eline değdirmiş. Göz göze gelmişler. Gülüşmüşler.
Şamhat adama sarılmış.
Ona "Kırların Adamı" anlamına gelen Enkidu adını vermiş. Onu yıkamış, tıraş etmiş, giydirmiş. Adını söylemeyi, yemek yemeyi, su içmeyi, sevmeyi, sevişmeyi öğretmiş.
Sonunda vahşi bir yaratıktan, Kral'a bir arkadaş yaratmış.
***
Sonrası mı?
Bu destan asırlarca dilden dile gezdikten sonra çivi yazısıyla tabletlere işlendi.
O tabletler bulundu, sırrı çözüldü, dünya dillerine tercüme edildi.
Ve Şamhat'ın başörtüsü, 5 bin yıl sonra Türkiye'de mahkemelik oldu.
İzmirli bir avukat, Gılgameş'ı öyküleştiren Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ hakkında dava açtı. Çığ'ın "kadınların başını örtme adetinin tapınakta genel kadınlık yapan Sümer rahibelerine dayandığını" söyleyerek "kutsal değerlere hakaret ettiği" öne sürülüyor, yayıncısıyla birlikte 1 yıla kadar hapsi isteniyordu.
Böylece, Gılgameş'i yargılayan ülke olarak tarihe geçti Türkiye...
92 yaşında, saygın bir bilim kadınını yarın mahkeme huzuruna çıkaracak olmanın utancını da sırtladı.
***
Bayramda şeytana uydum, Gılgameş'i (Kaynak, 2000) okudum.
"Keşke..." dedim, "...bugünün tapınaklarında da kadınlar, sanata, bilime tahammülsüz dağ adamlarından insanlar yaratsa ve sevmeyi öğretse, nefret dolu yüreklere..."
can.dundar@e-kolay.net
zehni - 31. Oct, 11:39
Her kandilde, kandilimi kutlayan sevgili dostlar,
kandiller dini birer anma günüdür Bayram gibi kutlanmaz
(dı) ama son zamanlarda kandil mesajları - sanki Türkcell
ve Telsim'le ortakmış gibi sms - yağmuru yağıyor.
Tabiiki burda bizi düşünen ve anan dostlara haksızlık
yapmak istemem ama yaşadığımız ülkenin kuruluşunun
bayramı olan koskocaman Cumhuriyet Bayramında tek
bir mesaj gelmemesi düşündürücü !!!
Son yıllarda yaşanan dini yozlaşmaya insanların nasıl
kapılıp gittiklerini gördükçe üzülüyorum.
Kimsenin inançlarına karışmak gibi bir niyetim yok ama
inançlarında başka çıkarlar için kullanılmasını hic içime
sindiremiyorum.
Bu yüzden de tepki veriyorum....sizde verin..!!
(haklı bir arkadaşım)