pen36 header icon36

Friday, 26. November 2004

Bir Karafatma'nın Günlüğü

Dün gece yine ölümle burun buruna geldim. Kendime bir zarar geleceğinden değil, ama karım Cemile ne yapar sonra. Biz akşam yemeğimizi genelde saat 11-12 gibi yerdik, ama ev sahiplerimizin misafiri geldiğinden geç vakitlere kadar oturup yatmadılar. Neyse ki konukların gitmesiyle birlikte uykuya daldılar. Bir süre ortalığın sakinleşmesini bekleyip, yiyecek toplamaya başladım. Bugün misafirler geldiği için menü çok zengindi. Pasta ve börek kırıntılarına bayılırız. Her neyse ben nevaleyi toplarken birden mutfağın ışığı yandı ve "Aaaaaa! Karafatma" diye bir ses duydum.

Salak adam, ben bir erkeğim Fatma da nereden çıktı. Benim adım İsmail. Böyle şeyler delikanlıyı bozar. Hadi beni karımla karıştırdın diyelim. Sen ne kadar korkak bir adamsın. Benim kaç katım büyüklüğünde olmana rağmen bu bağırış da ne böyle?

O korkunç sesin kesilmesiyle birlikte, sanki ben ona bir bok yapmışım gibi beni kovalamaya başladı. İnanın o kadar da dikkat ediyorum, tabak, çanak bardak üzerinde dolaşmamaya çünkü bu dingilin karısı çok titiz. Bazen diyorum ki bu gıcıkların misafiri geldiğinde git ortalarda dolaş böylelikle utanılacak duruma düşsünler. Ama yapamıyorum işte. Ne olursa olsun, ekmek yediğin tekneye kötü gözle bakmamak gerekir.

Ben eve geldiğim ilk yılları hatırlıyorum da ne güzeldi o günler. Rahmetli kayınbabam ve kayınvalidem beni evlerine kabul etmişlerdi. O zamanlar rahattık, çünkü ev sahibimiz Rıza Amca kördü. Bu sebeple evin her yerinde serbestçe dolaşabiliyorduk. Hatta Rıza Amca'yla aynı sofrada yemek yediğimiz günler de oldu. Gerçi bizleri görebilseydi nasıl davranırdı bilmem ama o hep yüreğimizde yaşayacak.
Rıza Amca'nın durumu pek iyi sayılmazdı, memur emeklisiydi. Bu evde rahmetli karısınınmış. Bu yüzden yiyecek konusunda bu kadar fazla seçeneğimiz yoktu. Ama daha mutlu ve huzurluyduk.

Rıza Amca bir gün görünmez kazaya kurban gitti. Gerçi onun için bütün kazalar
görünmezdi. Rıza Amca'nın toprağa verildiği gün biz de oradaydık. Karşı komşusu
Osman Zeki Bey bize geldiğinde ceketini asmıştı. Biz de bunu fırsat bilip ceketin cebine girdik. Ardından Osman Zeki Bey'le birlikte mezarlığa doğru yola koyulduk. Rıza Amca'nın üç tane oğlu vardı ama bugüne kadar sadece nüfusta gözüküyorlardı. Hayırsızlar daha ilk günden evi satışa çıkardılar. Evi şu anda oturan adam ve karısı satın aldı. Eve ayak basmalarıyla kayınbabam ve kayınvalidemi öldürmeleri bir oldu. Adam sonra iğrenerek cansız bedenleri kağıda sararak çöpe attı. Sanki kendisi çok temizmiş gibi. Halbuki tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkamadığına defalarca şahit oldum.

Şimdilerde kendine üzerinde rahmetli kayınvalidemin resmi olan bir ilaç almış, durmadan üzerimize sıkıp duruyor. Kayınvalidem Sultan Hanım gençliğinde fotomodel olduğu için bu tür ilaçların üzerinde resmi bulunuyor. Hatta bir iki reklam filminde de oynamıştı. Ama evlenince mecburen bıraktı. Çünkü kayınbabam tam bir Osmanlı erkeğiydi. Bugüne kadar rahmetli Rıza Amca'nın anısına bu evde oturduk, artık daha fazla dayanacak halimiz kalmadı. Eşe dosta haber saldık. Kendimize göre bir ev bulur bulmaz taşınacağız buradan. Belki de sizin evinize yerleşiriz hayat bu belli mi olur?

Anlamak...

“Annelerin ninnilerinden,
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta,
yenebilmek yalanı,
anlamak Sevgilim.
O bir müthiş bahtiyarlık;
Anlamak gideni
ve gelmekte olanı.”

Nazım Hikmet

Fahriye Abla

Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanirdi daha gün batmadan kapilar.
Bu, afyon ruhu gibi baygin mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmissin, sen!
Hülyasindaki genis aydinliga gülen
Gözlerin, dislerin ve ak pak gerdaninla
Ne güzel komsumuzdun sen, Fahriye Abla!

Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi,
Sarmasiklarla balkonu örtük bir evdi;
Günesin batmasina yakin saatlerde
Yikanirdi gölgesi kuytu bir derede.
Yaz, kis yesil bir saksi itir pencerede;
Bahçende akasyalar açardi baharla.
Ne sirin komsumuzdun sen, Fahriye Abla!

Önce upuzun, sonra kesik saçin vardi;
Tenin bugdaysi, boyun bir basak kadardi.
Içini giciklardi bütün erkeklerin
Altin bileziklerle dolu bileklerin.
Açilirdi rüzgârda kisa eteklerin;
Açik saçik sarkilar söylerdin en fazla.
Ne çapkin komsumuzdun sen, Fahriye Abla!
Gönül verdin derlerdi o delikanliya,
En sonunda varmissin bir Erzincanliya.
Bilmem simdi hâlâ bu ilk kocanda misin,
Hâlâ daglari karli Erzincan’da misin?
Birak, geçmis günleri gönlüm hatirlasin;
Hâtirada kalan sey degismez zamanla,
Ne vefali komsumuzdun sen, Fahriye Abla!

Ahmet Muhip Dranas

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

November 2004
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 1 
 2 
 3 
 4 
 6 
 7 
 8 
 9 
11
12
15
17
18
27
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7160 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog