Laz'lar ve Laz'ca (II)
Pontos'un Adı
Pontos, Karadeniz'in bilinen en eski adıdır. Eski Helence olup, kelime anlamı denizdir. Helenistik çağda Karadeniz'e verilen ilk ad, hırçın dalgalı olduğundan, hırçın deniz anlamına gelen "Aksenos Pontos''tu. Fakat Helenler'in geleneklerinde mevcut olan, kötü bir şeye veya bir yere iyi bir ad koyup onun iyileşmesini bekleme adetleri çerçevesinde, Karadeniz'in dalgaları sakinleşir inancıyla adı değiştirilerek uslu deniz anlamına gelen ''Efksinos Pontos'' yapıldı. Süreç içinde, Helen toplumu arasında ''Efksinos Pontos'' sözcüğünün ilk kelimesi az kullanılır olunca Karadeniz'e sadece Pontos denilmeye başlanmış ve günümüze kadar böyle sürüp gelmiştir. Bugün bile tarihçilerin, Karadeniz'i anlatırken en yaygın olarak kullandıkları ad Pontos'tur.
Karadeniz'de Helenizm'in ilk izleri
Birçok tarihçinin araştırmalarına göre Helenler'e Karadeniz'de mitoloji döneminde rastlanmaktadır. Helen mitolojisinde anlatılan bazı hikayeler, tarihin babası sayılan Heredot'un ve döneminde uluslararası çıkarların söz konusu olmadığını da göz önüne alırsak, Pontos'tan bahsetmesi ve Pontos Helenleri'ni anlatması, ayrıca, Pontos Helenleri'nin Homeros'un şiirlerine konu olması, Ksenofon'un Anavasis kitabında Pontos ve Pontoslular'ın yer alması, yine Helenistik çağda Olimpus'un oniki tanrılarına Pontos'ta inanılması, Visarion, Stravon ve Diyojen gibi Helen bilim adamları ve filozoflarının Karadeniz'de yetişmesi, çeşitli tarihi eser ve sikkeler gibi, daha birçok tarihi bulgu, bilgi ve belge, tarihçilerin bu konudaki açıklamalarına örnek olmaktadırlar.
Helenler'in Karadeniz'de kurdukları devletler
Helenler'in Karadeniz'deki varlığından, yani tarihsel bulgulara göre, MÖ 1100'den MÖ 380'e kadar kurdukları şehirlerin her biri, otonom bir yapıda yönetiliyordu. Pontos, daha sonraları kısmen Persler'in etkisi altına girdi. Bazı Pers tanrıları, Pontos'ta tanınır ve inanılır hale geldi. Bu tanrılardan biri olan Mithra'nın, bugünkü Trabzon'un Boztepe semtinde tapınağı yapılmıştı. Mithra'nın öğrencileri anlamına gelen Mitridatlar'dan Mithridatis Amisos Pontos'u tamamen bağımsız ve tek devlet ilan ederek, MÖ 363 yıllarında Pontos Krallığı'nı kurdu. Mithridatis Amisos, Samsun'u başkent yaparak Karadeniz'deki kentleri, tek bir merkezi yönetim çatısı altında topladı. Megas Aleksandros'un Persler'e karşı harekatından sonra Pontos, tamamen Persler'in etkisinden kurtulmuş oldu. İkinci olarak, Bizans döneminde, Latinler'in İstanbul'a sefer düzenlemelerinden sonra, Komnenoslar'ın soyundan olan ve Bizans'a imparatorluk yapmış olan, Andronikos'un oğulları Aleksios ve David, Gürcistan'daki teyzelerinin yanına sığındılar. Teyzeleri o zamanlar, Gürcistan'ın kraliçesiydi. Bunlar daha sonra teyzelerinin yardımıyla, Gürcistan'dan paralı asker toplayarak, Karadeniz'e girdiler ve Pontos'un belli bir kısmını, Bizanslılar'dan kurtarıp, 1204'de Aleksios imparator
olmak üzere, Trabzon Rum İmparatorluğu'nu kurdular. Bu arada Samsun, Sinop, Sivas gibi bazı şehirler, Karadeniz'de kurulan bu imparatorluğun egemenliğine girmekten kaçındılar ve Bizanslı yöneticileriyle kaldılar.
Laz'lar ve Laz'ca (III)
Laz'lar ve Laz'ca (II)
Laz'lar ve Laz'ca (I)
Pontos, Karadeniz'in bilinen en eski adıdır. Eski Helence olup, kelime anlamı denizdir. Helenistik çağda Karadeniz'e verilen ilk ad, hırçın dalgalı olduğundan, hırçın deniz anlamına gelen "Aksenos Pontos''tu. Fakat Helenler'in geleneklerinde mevcut olan, kötü bir şeye veya bir yere iyi bir ad koyup onun iyileşmesini bekleme adetleri çerçevesinde, Karadeniz'in dalgaları sakinleşir inancıyla adı değiştirilerek uslu deniz anlamına gelen ''Efksinos Pontos'' yapıldı. Süreç içinde, Helen toplumu arasında ''Efksinos Pontos'' sözcüğünün ilk kelimesi az kullanılır olunca Karadeniz'e sadece Pontos denilmeye başlanmış ve günümüze kadar böyle sürüp gelmiştir. Bugün bile tarihçilerin, Karadeniz'i anlatırken en yaygın olarak kullandıkları ad Pontos'tur.
Karadeniz'de Helenizm'in ilk izleri
Birçok tarihçinin araştırmalarına göre Helenler'e Karadeniz'de mitoloji döneminde rastlanmaktadır. Helen mitolojisinde anlatılan bazı hikayeler, tarihin babası sayılan Heredot'un ve döneminde uluslararası çıkarların söz konusu olmadığını da göz önüne alırsak, Pontos'tan bahsetmesi ve Pontos Helenleri'ni anlatması, ayrıca, Pontos Helenleri'nin Homeros'un şiirlerine konu olması, Ksenofon'un Anavasis kitabında Pontos ve Pontoslular'ın yer alması, yine Helenistik çağda Olimpus'un oniki tanrılarına Pontos'ta inanılması, Visarion, Stravon ve Diyojen gibi Helen bilim adamları ve filozoflarının Karadeniz'de yetişmesi, çeşitli tarihi eser ve sikkeler gibi, daha birçok tarihi bulgu, bilgi ve belge, tarihçilerin bu konudaki açıklamalarına örnek olmaktadırlar.
Helenler'in Karadeniz'de kurdukları devletler
Helenler'in Karadeniz'deki varlığından, yani tarihsel bulgulara göre, MÖ 1100'den MÖ 380'e kadar kurdukları şehirlerin her biri, otonom bir yapıda yönetiliyordu. Pontos, daha sonraları kısmen Persler'in etkisi altına girdi. Bazı Pers tanrıları, Pontos'ta tanınır ve inanılır hale geldi. Bu tanrılardan biri olan Mithra'nın, bugünkü Trabzon'un Boztepe semtinde tapınağı yapılmıştı. Mithra'nın öğrencileri anlamına gelen Mitridatlar'dan Mithridatis Amisos Pontos'u tamamen bağımsız ve tek devlet ilan ederek, MÖ 363 yıllarında Pontos Krallığı'nı kurdu. Mithridatis Amisos, Samsun'u başkent yaparak Karadeniz'deki kentleri, tek bir merkezi yönetim çatısı altında topladı. Megas Aleksandros'un Persler'e karşı harekatından sonra Pontos, tamamen Persler'in etkisinden kurtulmuş oldu. İkinci olarak, Bizans döneminde, Latinler'in İstanbul'a sefer düzenlemelerinden sonra, Komnenoslar'ın soyundan olan ve Bizans'a imparatorluk yapmış olan, Andronikos'un oğulları Aleksios ve David, Gürcistan'daki teyzelerinin yanına sığındılar. Teyzeleri o zamanlar, Gürcistan'ın kraliçesiydi. Bunlar daha sonra teyzelerinin yardımıyla, Gürcistan'dan paralı asker toplayarak, Karadeniz'e girdiler ve Pontos'un belli bir kısmını, Bizanslılar'dan kurtarıp, 1204'de Aleksios imparator
olmak üzere, Trabzon Rum İmparatorluğu'nu kurdular. Bu arada Samsun, Sinop, Sivas gibi bazı şehirler, Karadeniz'de kurulan bu imparatorluğun egemenliğine girmekten kaçındılar ve Bizanslı yöneticileriyle kaldılar.
Laz'lar ve Laz'ca (III)
Laz'lar ve Laz'ca (II)
Laz'lar ve Laz'ca (I)
yilmaz - 29. Jun, 18:29