pen36 header icon36

SHARKI ve SHIIR

Wednesday, 15. February 2006

Dılgeş

Küstüysem, gücendiysem
Ettiğin cefadandır
Hele bir yan bakışa
Cümle alem heyrandır

Dılgeşim, mihmanım ol
Gel ey dermanım ol
Gir gönlümün bağına
Buyur sultanım ol

Kardeş Türküler

Saturday, 17. December 2005

sigarayı bırakanın şiiri

Eskiden birinci işimdi sigara içmek
şimdiyse içmemek birinci işim.

Cemal Süreya

Friday, 16. December 2005

BAKIRKÖYDEN MEKTUR VAR

Sensizdim kendime bir iş aradım,
Baştan savıp asabımı bozdular.
Hatırşinas dostlarıma uğradım,
Sağolsunlar müdür beye yazdılar.

Müdür bey gerçekten yufka yürekmiş,
İşim inşaatta kazma kürekmiş,
Bir sağlık raporu almam gerekmiş,
Tam teşekkül hastaneye yazdılar.

Yağışlı gözümün hazan çağı da,
Olur olmaz yerde başlar ağıda,
Sinir servisine giden kağıda,
Aklından zoru var diye yazdılar.

Bir saat anlattım tek bir buseni,
Doktorlar efsane sandılar seni,
Belki de alaya aldılar beni,
Belki palavracı diye kızdılar.

Bir ara sensizlik krizim tuttu,
Bilmem ki o anda ne olup bitti.
Hekimler heyeti havale etti,
Acil vak’a Bakırköy’e yazdılar.

Bu çağda bu sevda abes dediler,
Cezası çelikten kafes dediler,
Ben kime ne yaptım,ne istediler,
Bana bu çukuru niye kazdılar.

Burda ne sen varsın, ne de bir iş var,
Üç adım voltalık gidiş geliş var.
En ayıp sözlerle kaplı dört duvar,
Bunca küfrü kime ,niye yazdılar.

Açmak için zahmet etme zarf açık,
Hala bana sevgin varsa birazcık,
Mektubumu alır almaz yola çık,
Gözyaşlarım bir acayip azdılar,
Gözyaşlarım bir acayip azdılar.

Cemal Safi

Sunday, 4. December 2005

Yorumsuz....

.

Friday, 2. December 2005

Her insan öldürür gene de

Her insan öldürür gene de
sevdiğini
Bu böyle bilinsin herkes tarafından,
Kiminin ters bakışından gelir ölüm,
Kiminin iltifatından,
Korkağın öpücüğünden,
Cesurun kılıcından!

Kimisi aşkını gençlikte
öldürür,
Yaşını başını almışken kimi;
Biri Şehvet'in elleriyle
boğazlar,
Birinin altındır elleri,
Yumuşak kalpli bıçak kullanır
Çünkü ceset soğur hemen.

Kimi pek az sever, kimi derinden,
Biri müşteridir, diğeri satıcı;
Kimi vardır, gözyaşlarıyla bitirir işi,
Kiminden ne bir ah, ne bir figan:
Çünkü her insan öldürür
sevdiğini,
Gene de ölmez insan.

oscar wilde, Çev: meltem ahıska

Tuesday, 8. November 2005

Cahit Sıtkı'nın dediği gibi:

"Hayata beraber başladığımız / dostlarla da yollar ayrıldı bir bir.. / Gittikçe artıyor yalnızlığımız.."

Monday, 31. October 2005

Seni beklerken

Seni beklerken geçiyor ömrüm
Saati durmuş bir tren garında
Sefer sayısı belirsiz gelip geçer trenler
Haberin olmuyor,bilmiyorsun uzaklarda

Her geçen gün kayboluyor izlerin
Otlar bitiyor arasında anıların
Müteahite veriyorum
Ömrümün son durağında ne varsaı

Parça parça alıp gidiyor ustalar
Caresiz seyrediyorum
Seni beklediğim bu yerde
Hoyrat binalar yükseliyor
Ne bir ağaç ne de gölgesinde anılar
Alıp başımı gidiyorum

Duraklar kuruyorum gönlümde
Saatleri hep geceye ayarlı
Açılışı bir brdak şarapla yapıyorum
Yavaş yavaş hazırlanıyor yolcular

Hüzünlü bir anons duyulur
Binlerce tren gelir geçer geceden
Sen yine gelmezsin
Her giden trenle hep giden sen olursun

Hiç bir tren gecikmez
Hep zamansız gider gidenler
Toplar masayı garson
Bana aittirtir masadaki hüzünler

Ömür denilen bu durakda
Yavaş yavaş kapanıyor ışıklar
Gelir gecenin bekcileri
Evine gider evliler.. ZG

Sunday, 23. October 2005

Liman Kırntıları

Bahamalı martılar beni çağırdı,
bir ikinci bahar gecesi
Yalan söyledim,
yırtık blucinli tayfalara,
Seni sevmediğimi söyledim.
Oysa rıhtımlar
en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu,
Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;
Hastaydım,
kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma
Seni unutmak gerekiyordu...

Bahamalı martılar beni çağırdı,
bir ikinci bahar gecesi,
İskele fenerlerinin altında oturup
seni bekledim sevgilim
Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı
Gelip caydırabilirdin beni gitmekten
Oturup sigara içer, anlaşabilirdik...
Sana tapacağım yalan değildi
benim olursan
Seni seviyordum, seni istiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı,
bir ikinci bahar gecesi
Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;
seni unutmak için içtim...
Senin sokağında geceler yıldızsızdı,
senin sokağında gece yağmur yağıyordu
Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
Bana sevmek yaramıyordu,
ben sevilemiyordum...

Bahamalı martılar beni çağırdı,
bir ikinci bahar gecesi
Sana bırakacağım bu kentin
üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm,
Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi,
ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi
Üçüncüsü... söylemeye dilim varmıyor,
üçüncüsü bana git dediğin yerdi

İşte bu mısraları orda karalıyorum;
işte demir aldı şilebimiz,
Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...

Edgar Allan Poe
__________________

Thursday, 13. October 2005

Mahur beste

1925'te Menemen'de doğdu.. Ülkenin batısında.. Bir cumhuriyet kaymakamının oğluydu..
24 yaşında, siyasi polis tarafından gözaltına alınınca Paris'e gitti..
Gönüllü sürgünlük yıllarına.. Paris'ten ilk dönüşünden sonra, 1957'de Erzincan'da askerliğini yaptı..

Aynı yıl "o" Erzincan'da askerliğini yaparken; "öteki" yakınlardaki Malatya'da doğdu.. Ülkenin doğusunda..
Yoksul bir işçi ailesinin beş çocuğundan biriydi.
İnsafsız "linç" hançerlerinin kanattığı yüreğine sarılıp, 40'lı yaşlarının başındayken Paris'e gitti..
Zorunlu sürgünlük yıllarına..
Bir daha dönemedi..

O, bugün toprağa veriliyor.. Çok sevdiği ülkesinde..
Öteki, sürgün topraklarında yatıyor.. Çok sevdiği ülkesinden binlerce kilometre uzakta..
Aynı şiirleri yazıp, aynı şarkıları söyleyenlerin ayrılığından kim utanacak şimdi?

Lakin.. Ayrılmayacaklar asla..
Çünkü..
"Şenlik dağıldı, bir acı yel kaldı bahçede yalnız/ O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız/ Gitti dostlar, şölen bitti, ne eski heyecan, ne hız/ Yalnız, kederli yalnızlığımızda sıralı, sırasız/ O mahur beste çalar, müjganla ben ağlaşırız.."
Ayrılmayacaklar, çünkü:
"Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi/ Demirlemişti, eli kolu bağlıydı, ağlıyordu/ Dört bıçak çekip vurdular dört kişi/ Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu/ Cinayeti kör bir balıkçı gördü/ Hiçbiriniz orada yoktunuz.."
Ve çünkü:
"Tut ki gecedir/ Katiller huzursuz, hırsızlar sinirli/ Hainler ürkekçedir/ Elleri telefona kendiliğinden uzanıyor/ İhanete gece müthiş bir gerekçedir/ İhbarlar birer sansar/ Bir telefondan bir telefona atlar/ İhanet bir bilmecedir."
Ve çünkü:
"Ne kadınlar sevdim, zaten yoktular/ Böyle bir sevmek görülmemiştir/ Yalnızlıklarımda elimden tuttular/ Uzak fısıltıları içimi ürpertir/ Sanki gökyüzünde bir buluttular/ Nereye kayboldular şimdi kim bilir/ Ne kadınlar sevdim zaten yoktular/ Böyle bir sevmek görülmemiştir."
Ve çünkü:
"Rinna rinna nay/ Yollarım kapandı lay/ Bulutlar parçalandı/ Gün gider gün gider/ Rinna rinna lay/ Künyemiz yazıldı lay/ Kervanımız dizildi/ Can gider can gider."
Ve çünkü:
"An gelir, paldır küldür yıkılır bulutlar/ Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet/ O eski heyecan ölür/ An gelir biter muhabbet/ Çalgılar susar, heves kalmaz/ Şataraban ölür/ An gelir ömrünün hırsızıdır/ Her ölen pişman ölür/ Hep yanlış anlaşılmıştır/ Hayalleri yasaklanmış/ An gelir şimşek yalar/ Masmavi dehşetiyle siyaset meydanını/ Direkler çatırdan yalnızlıktan/ Sehbada Pir Sultan ölür! / Görünmez bir mezarlıktır zaman/ Şairler dolaşır saf saf/ Tenhalarında şiir söyleyerek/ Kim duysa, korkudan ölür/ Tahrip gücü yüksek, saatli bir bombadır patlar/ An gelir, Attila İlhan ölür.."


Dünden beri gazetelerde bu şiirleri okuyorsunuzdur mutlaka..
Okumayın yalnızca.. Alın elinize "Büyük Şair" in on yedi şiirini..
On yedi Attila İlhan şiirinin "şarkısı" nı da mırıldanın bir yandan:
Ahmet Kaya'dan..
"Hep yanlış anlaşılmış, hayalleri yasaklanmış" Malatyalı ve çocuk yürekliadamın şarkılarını..
"Kim duysa korkudan ölür" olmuş şarkılarını..
Utanç verici bir linç gecesinde, çatalbıçak saldırmacasına, korkudan ölür olmuşlardı ya hani..
İşte onları, "An gelmeden ölen adam" ın şarkılarını..
Türkçe'nin en büyük şairlerinden birinin şiirlerini; sevdiği ve bildiğitek dille, Türkçe'yle şarkılara yazan "adam" ı da hatırlayın bu hüzünlü sonbahar sabahında..
Kabul edin ki; koca bir kuşak "müjgan" la ağlaşırken, "o mahur beste" çalıyordu kasetçalarda!... Ali Kirca

Tuesday, 11. October 2005

ELDE VAR HÜZÜN

.
Şiirlerinden seçmeler


Attila İlhan, geride hiç bir zaman unutulmayacak bir çok şiir roman ve senaryo bıraktı. İlhan'ın unutulmayan şiirlerindan bazıları.


BEN SANA MECBURUM

ben sana mecburum bilemezsin
üdını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.

ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski İstanbul mudur
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun.

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun.

belki haziran da mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
kötü rüzgar saçlarını götürüyor

ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.

ELDE VAR HÜZÜN

söyleşir
evvelce biz bu tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
zamanlar değişti
ayrılık girdi araya
hicrana düştük bugün
ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşları başıboş dalgaların
yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
elde var hüzün

o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
sırılsıklam âşık incesaz
kadehlerin mehtaba kaldırılması
adeta düğün
hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün

ADIM SONBAHAR

nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

YAĞMUR KAÇAĞI

elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni


geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa eylül'se ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni


KARANTİNALI DESPİNA

bir gül takıp da sevdalı her gece saçlarına
çıktı mı deprem sanırdın 'kara kız' kantosuna
titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan
muammer bey'in gözdesi karantina'lı despina

çapkın gülüşü şöyle faytona binişi kordelia'dan
ne kadar başkaydı her kadından her bakımdan
sınırsız bir mutlulukta uyuturdu muammer bey'i
ustalıkla damıttığı o tantanalı aşklarından

işgal altüst etti nasıl da izmir'de her şeyi
öğrendi kullanmasını despina bu yanlış geceyi
körfezde parıldayan yunan zırhlılarına karşı
miralay zafiru'la ispilandit palas'ta sevişmeyi

gemi sinyallerinin gece bahçelere yansıması
havuzda samanyolunun hisarbuselik şarkısı
demlendikçe yanlızlığı aydınlanıyor muammer bey
olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması

ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ

gözlerin gözlerime değince
felaketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu ağlardım

ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım

akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu ağlardım


AN GELİR

an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür

şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür

an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür

son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
Attila ölür


SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN

Sen benim hiçbir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz

Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde

Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde

Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak

Sen benim hiçbir şeyimsin

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

April 2025
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 1 
 2 
 3 
 4 
 5 
 6 
 7 
 8 
 9 
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
 
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7495 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog