SHARKI ve SHIIR
Mapushane İçinde Yanıyor Gazlar
Bayramdan Bayrama Da Canım Çalınır Sazlar
Kiminin Annesi Ağlar Kimine Kızlar
Böyle De Düştüm Zindana Yanar Yanar Ağlarım
Demir De Parmaklıktan A Canım Bakar Döner Ağlar.
Mapushane İçinde Mermerden Direk
Kimimiz Onbeşlik A Canım Kimimiz Kürek
İdam Cezasına Dayanmaz Yürek
Böyle De Düştüm Zindana Yanar Yanar Ağlarım
Demir De Parmaklıktan A Canım Bakar Döner Ağlar.
Bartın / Muzaffer Özden, Muzaffer Sarısözen
yilmaz - 21. Apr, 16:09
Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız,sırtında yük taşıyarak getirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı.
Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık. Vurulduk ey halkım, unutma bizi...
Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...
Bir gün mezarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi...
Bir gün sesimiz, hepimizin kulaklarında yankılanacak
ey halkım, unutma bizi. Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi....
25/08/1975 tarihli Cumhuriyet gazetesinden.Ugur Mumcu
zehni - 17. Apr, 02:31
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Aşkın âşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Teselli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dün ü gün endişem
Bana seni gerek seni
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
Sen istiyene ver gil anı
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım orda çağıra
Bana seni gerek seni
Yunus'durur benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksûdum
Bana seni gerek seni
Yunus Emre
yilmaz - 16. Apr, 16:16
yayilmisiz dunyanin dort bir yanina
kimisi ta kopenhag'da, kimisi paris
bedenimiz orada burada dolanir amma
cok hem de cok uzak yerde kalbimiz
bir alli turna olsam karli daglari a$sam
varsam bizim ellere kendi gogumde ucsam
simdi istanbul'da olmak vardi anasini satiyim
pufur pufur bir vapurun yan tarafinda
koprude balik ekmek yemek
dolmusa hadi gidelim demek
ver elini yenikapi, ver elini bebek, tarabya
su anda oralarda olmak vardi anasini satiyim
bogazda kohne bir iskelenin yamacinda
tabakta kavun peynir, kadehte buz gibi raki
dilinde yari aci yari tatli bir sarki
su anda istanbul'da olmak vardi
benim derdim dermanim bilen yok
yayilmisiz dunyanin dort kosesine
kiminin adresi sidney kiminin indiana kiminin hamburg
yasamaya dort elle sarilmisiz da
yine de gozlerim dolu yuregim buruk
basimi hic bir zaman egmedim amma
yine de yuregim yara icimde bosluk
minnacik tohum olsam savrulsam donumlerce
kis biter bahar gelir acilsam yuzbinlerce
acilsam milyonlarca
simdi istanbul'da olmak vardi anasini satiyim
pufur pufur bir vapurun yan tarafinda
su anda istanbul'da olmak vardi anasini satiyim
yeni cami'de misir atmak kuslara
koprude balik ekmek yemek dolmusa cek dostum demek
ver elini kadikoy, ver elini kalamis, moda
su anda oralarda olmak vardi ya
simdi istanbul'da
su anda istanbul'da
ah istanbul'da
sabret gonul bir gun olur bu hasret biter
cekilen acilar gulum
gun olur gecer
sanar yurdatapan
zehni - 12. Apr, 11:54
Gözlerine bakarken umurumda değil mevsimler
Gülüşün hep deniz kenarı bana
Sen bir adım attığında göreceksin
Elinde balonlarla bekleyen o adam benim
Aldığım en derin nefessin sen
Dudaklarının dudaklarımdaki işgali hala yüreğimde
Nefes alıyorum ama hala bulamadım seni
'ben sana yanarken şimdi...sen kim bilir nerede
üşüyorsun'
Ceyhun YILMAZ
zehni - 11. Apr, 19:15
behzat diye bir minyatür ustası varmış...iranlı...
felaket iyi resimler çizermiş...olağanüstü güzel tasvirler...
şair şöyle diyor ona...
güzel tasvir edersin suret-i hali dilberi amma
dlakin füsun-u fitneye geldikte ey bihzat neylersin..
yani şöyle..
Dilberin görünüşünü, kıyafetini, endamını, fiziğini tamam, gayet iyi gösterebiliyorsun ama işte o gözlerindeki yakıcı büyüye gelince ne yapabilirsin ki...
zehni - 10. Apr, 01:43
nedir ki buse?
biraz daha yanyana yapılan bir vaattir.
yemindir kanmayana
bir itirafın candan delil bulmasıdır;
sevişmek mastarının gül pembe noktasıdır.
bir sırdır ki söylenir ağza kulak yerine,
bir gönül hazzıdır ki,
hep derinden derine yayılır.
bir visaldir karanfil lezzetinde
dudakların ucundan ruhu tatmaktır biraz...
Rivayet işte...
Fransa'da bir zamanlar hanımların şarap içmesi yasaklanmış. O zamana kadar birbirlerini koklayarak ve bu arada burunlarını birbirne sürterek halleşen çiftler, öpüşmenin tadını almışlar.
Başlangıç olarak ne kadar güzel değil mi ? Kadehten yeni ayrılmış bir dudağın lezzetini hisseden insanoğlu, hanımlara içki yasağı sonradan kaldırılmış olsa bile bu işi bir daha hiç bırakmamış....
Bir Kerkük manisi
Yanağının dört biretrafı
Pembe gül, ala güldür
Öpsem öldürürler
Öpmesem ölürem, hara gidim
zehni - 10. Apr, 01:18
Kaybederken kazanmayı şiirden öğrendim
Öyle bir harp meydanına döndü ki ömrüm
Mağlup bir şah iken gâlip bir nefer-i merkûm
Yürüyorum sılaya, uyağımda ölüm.
Can YÜCEL
zehni - 7. Apr, 23:08
Sen bana bakma,
Ben senin baktığın yönde olurum.
(Özdemir Asaf)
yilmaz - 4. Apr, 18:26
Gözleri çocuktu
Giysileri asker
Dövüş öğrendiler
Silahlar, zırhlı birlikler.
Asya’da, Afrika’da
asker giysili çocuk ...
ya da
çocuk gözlü asker.
Yeşil giysi, kara tüfek
Eller havada
boy sırasında
uygun adım
oyun alanından
ölüm alanına...
“şeker değil
mermi dolu ceplerim
neredesin anne?
ölmece bir oyun mu
oğlun 9 yaşında
tezkere gelmez
ölümü bekler.”
Evin Okçuoğlu
zehni - 1. Apr, 15:24