ya$ayarak
Güncel bir konu ; KUŞ GRİBİ
Kuş gribinin şu anda geçerli tek tedavi ilacı
TAMIFLU'yu hepiniz biliyorsunuzdur.Ya da duymuşsunuzdur. Bu ilacın içindeki ana madde ne biliyor
musunuz?
Cevap : ANASON
Türkiye'deki tüm kuş gribi vakalarında genelde hastalığa yakalanan kitle kim?
Cevap : MAALESEF ÇOCUKLAR VE KADINLAR
Peki neden Türk Erkeklerinde bu hastalık çıkmıyor?
Cevap : RAKI TüKETİYORLAR....:)
zehni - 13. Mar, 11:34
Yılın en güzel plağı!..
Vallahi milli marş gibi oldu.. Arabaya biniyorum, açıyorum derhal şarkıyı.. Tekrar tekrar dinliyorum, dinlerken bağıra çağıra eşlik ederek.. İniyorum, ıslıkla çalarak, mırıldanarak yürüyorum..
Nasıl güzel, nasıl şirin, nasıl tatlı, nasıl çarpıcı, vurucu, nasıl hemen öğrenilen bir şarkı bu..
Ve Beyaz nasıl harika söylüyor, dilinden, gırtlağından değil, yüreğinden..
Hacivat ve Karagöz filminin sound track albümü çıktı, demiştim ya.. İşte onda, üçüncü şarkı bu..
"On Kere Demedim mi Sana.."
Hacivat, çapkın.. Hacivat kadınların gözdesi.. Kadınlar Hacivat'ın, Hacivat kadınların peşinde.. Hacivat'ta sevgili bin!..
O diyor, kendi kendine, "On defa demedim mi sana sevme dokuz yar" diyor..
Sonrası tekerleme..
"On kere demedim mi sana
Sevme dokuz yar, sevme dokuz yar
Sekizde sefa, yedide vefa
Olmaya zinhar, olmaya zinhar.
Altı ile beş, dört ile hiç
Başa çıkılmaz, başa çıkılmaz
Üçün ikisi terk ede gör
Ta kala bir yar, ta kala bir yar.."
"Bir yar seveceksin.. Bir yar.. Onun ötesinde sefa, vefa arama.. Onun ötesi ile başa çıkamazsın.. Onun ötesi terk eder seni.. Varsa yoksa, bir yarda var!.."
Sevgilinin bir olması, tek olması bu kadar güzel anlatılır!..
Finalde Eyüp Ermiş'in zurna ve kaval soloları da olağanüstü..
Bu şarkıyı daha yarısına gelmeden sevmez, ikinci yarısını beraber söyleyecek kadar hemen öğrenmezseniz, parası benden..
Tabii CD bu kadar değil..
Açılışın iki şarkısı Karagöz'ün..
İlki muh- te- şem!..
Yunus Emre'nin en güzel ilahilerinden biri bu..
Dört Kitabın Manası!..
"Sen sana ne sanırsan
Ayruğa da onu san
Dört kitabın manası
Budur elbet var ise.."
"Sen seni ne sanıyorsan, başkasını da öyle san" diyor koca Yunus.. "Allahın dört kitabının bir manası varsa, budur işte!.." Şiirin tamamını satır satır okuyup, saatlerce düşünebilirsiniz..
Oysa sadece Yunus'un Allahın Dört Kitabını hem de o devirde nasıl bir tuttuğunu düşünün, bugünün din kavgaları, hatta ayni kitabın okurları arasındaki nefrete, şiddete bakarak..
İlahiyi şamanist Türkmen Karagöz ile, Rum tekfurunun hıristiyan kızı birlikte söylüyorlar, filmde, güzelliğe bakın...
Yani Haluk Bilginer ve Şebnem Dönmez..
Ama nasıl güzel söylüyor, "Şarkıcıyım" diye ortaya çıkanlara inat, iki oyuncu..
Haluk kendi sesi ile söylemiyor üstelik.. Karagöz gibi okuyor, gırtlaktan..
Hemen ikinci şarkıda Haluk bu defa solo harikalar yaratıyor..
Bu defa sözler çağdaş bir Yunus'un sanki.. Levent Kazak ne güzel yazmış..
"Yüklenip karanluğu, ışıklara yürürün
Yıldızlaru aş, edüp rüyalara yürürün
Göç dediğin hiç bitmez, bilinmeze yürürün..
Gurbettir memleketüm, yalnuzluğa yürürün..
Doğarkene başladı, büyürkene yürürün.
Çaruklarım aşundu, ölürkene yürürün.."
Her üç şarkı da Ender Akay'ın müziği.. Ben ilk defa duydum bu ismi, ayıp değil ya.. Ama harika müzik yapıyor Ender.. Harika da düzenliyor.. Şimdiye kadar nerdeymiş, peki?..
Filmi zaten fena halde tavsiye etmiştim sizlere.. Hâlâ görmediniz mi yoksa?.. Türk sinemasında klasik olacak bir trajikomik, Hacivat ile Karagöz!..
Bugün de, şarkılarının plağını "Mutlak alın" diyorum..
Çıkın hemen alın, takın müzik setinize.. Harika bir pazar yaşayın..
Ben Nebil'e söyleyeceğim. Yetiştirebilirse, bu perşembe Yaşamdan Dakikalar'ın sonuna takacağız, kulaklara küpe edilesi şarkıyı..
"On kere demedim mi sana, sevme dokuz yar!.."
Hincal Uluc
zehni - 5. Mar, 11:38
Aristo: "Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. Sevmek zevktir ama yanlız sevilmenin hiçbir zevki yoktur"
Augustinus: "Sevgi ruhun güzelliğidir."
Franz Xaver Von Baader: "Özgürlük aşk değildir, yalnız aşkın kapısıdır."
François Bacon: "Büyük insanlarda, liyakat sahibi olanların kendilerini budalaca aşka kaptırdıkları görülmez. Büyük ruhlar ve büyük işler aşkla uzlaşmaz"
Bailey: "Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır"
Balzac: "Aşk yaşamında kadın, ancak hünerli bir çalgıcının elinde dile gelen bir lir gibidir. Kadınlar bizleri sevdikleri zaman her suçumuzu bağışlarlar"
Basta: "Erkek az fakat sık sever, kadın ise çok ancak bir kez sever"
Jeremy Bentham: "Aşk hazzı, dostlukla duyu hazlarından yoğrulmuştur"
Bulor: "Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır"
Antoine Bret: "Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur"
Jacob Boehme: "İstek, hareket/genişleme, yön veren tezlere bilgelik eklendiğinde aşk olur"
La Cordaire: "Aşk her şeyin başlangıcı, ortası ve sonudur"
Dante: "Geniş varlık denizinin her yanında geniş bir aşk akışı vardır. Fiziksel devinim, bitkisel yaşam, zihinsel yaşam... hep evrensel aşkın derece derece yükselen aşamalarını oluşturur. Aşağı derecelerinde yanılmayan aşk, akılla aydınlandığı zaman iyilik ve kötülüğe eğilim kazanır. Aşk kusursuz olmayan iyiliklerin üzerinde de vardır. Hatta irade, hile ve şiddet kullanmak yoluyla bir başkasının kötülüğüne çalışmış olsa bile yine aşka uyar. Kötülükler aşktan uzaklaşma oranında bir takım derecelere sahiptir ve kötülük aşka yaklaşmak için sarf ettiği üç oranında erdeme yaklaşmış olur... Cehennem bile adalet kadar aşkın eseridir."
Eugene Delacroix: "Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden başka bir dil ister"
Descartes: "Bir şey kendimiz için iyi, yani uygun gibi sunulmuşsa ona karşı aşk duyarız."
Duclos: "Aşk bıkılmayandır. Her şeyden bıkılabilir ama aşktan ... hayır"
Epiktet: "Hareket etmenin nedeni 'istek' ve 'sevmektir', bu ise düşünmektir. Aşk tutkudur. İyi ya da kötünün ne olduğunu fark edemeyen insan nasıl sevebilir"
Epikür: "Bilge olan evlenmez. Evlense bile aşkın vehimlerine kapılmaz... Bir uygarlığın yetkinliği ve insanlığı ancak kardeşlik ve sevgiyle olasıdır."
Douglas Ferrola: "Aşk kızamığa benzer, insan ne kadar geç yakalanırsa o kadar ağır geçer"
Faulkner: "Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı."
Fenelon: "Sevmeden yaşamak yaşamak değildir. Az sevmek ise sürüklenmektir."
Feuerbach: "Varlık sezginin, duyunun ve aşkın bir sırrıdır. Bu kişi, bu şey yani bireysel, yalnız duyumda, yalnız aşkta, mutlak bir değere sahiptir. Sonlu ve sonsuz orada bulunur. Aşkın sonsuz derinliği ve aşkın gerçeği, bununla yalnız bununla kaimdir" "... En derin ve en yüce gerçekler duyumlarda saklıdır. Böylece genel olarak başımız dışında bulunan bir nesne varoluşun gerçek ve ontolojik belgesi aşktır, varoluşun aşktan ve duyumdan başka belgesi yoktur."
Costance Foster: "Sevgi bizi zamanın yıkımından koruyan yıkılmaz bir kaledir"
Freud: "Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma; duygulanmanın da temeli aşktır"
Geraldy: "Erkeğin yaradılışında sevmek yoktu. Ona aşkı öğreten kadındır"
Geothe: "Sevilenin kusurlarını hoş görmeyen sevmiyor demektir"
Efes'li Heraklitos: "Duyu organları akılsız ruhlara hizmet ettikleri zaman kötü tanıklardır. Eşek samanı altına tercih eder; köpek tanımadıklarına havlar. Domuz için çamur saf sudan daha değerlidir. Deniz suyu ister temiz ister kirli olsun, balıklar için kurtarıcı insanlar için uğursuzdur."
Victor Hugo: "Aşk bir deniz, kadın onun kıyısıdır."
Paul Henri D. Holbach: "İnsanlara kendi akıllarına saygı duymaları ve cesur olmaları telkin edilmeli ve kendileri için arkasından koşması gereken hayallere gereksinimleri varsa, doğruluk, iyilik ve barış sevgisini benimsemeleri öğretilmelidir"
Holty: "Aşk kulübeyi altından bir saraya benzetir."
Albert Hubbart: "Aşk yaşamdır deriz, ancak umutsuz inançsız aşk ölümden beterdir."
Konfüçyus: "Dinsel erdem, insanlığı sevmekle olanaklıdır. Bu sevgi hissi, aileden toplumdan hükümete dek karşılıklı olarak uzamalıdır"
Moliere: "Kadınların büyük tutkusu aşkı ilham etmektir. İnsanı aşkın güzellikleri yaşatır."
Montaigne: "Aşk utanma ve çekinmenin olduğu yerde vardır."
Newton: "Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yanlız kalırlar."
Robert Owen: "İnsana karşı sonsuz bir sevgi ve şefkat duyabilmek için dinsel inançlardan kurtulmak gerekir."
J. J. Rousseau: "Aşk mutluluğunu evlendirdikten sonra da sürdürebilseydik, dünya cennet olurdu. Duygulu gönüller sevginin her türlüsü için duygulu değil mi?"
Shakespeare: "Değişiklikle karşılaşınca değişen aşk, aşk değildir... Aşk gözle değil ruhla görülür."
Madame De Scudery: "İnsan sevmeye başladı mı, yaşamaya da başlar."
Schiller: "Ey aşk, güzel ve kısasın... Aşk insanı birliğe, bencillik yalnızlığa götürür."
Seneca: "Yalnız akıllı bir insan sevmesini bilir. Sevip de yitirmek, sevmemiş olmaktan daha iyidir."
Stendal: "Aşk, coşku ve tutku olduktan sonra insan hiç sarsılmaz, bunlar olmayınca yaşam neye yarar"
Cenap Şehabettin: "Kadın olsun, kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır."
Mark Twain: "Hiç kimse uzun süre evli kalmadıkça gerçek aşkın ne olduğunu anlayamaz."
Voltaire: "Aşk bir tablodur, onu doğa çizmiş ve hayal süslemiştir. Tanrı kadınları erkekleri evcilleştirmek için yarattı."
Oscar Wilde: "Erkekler kadınların ilk aşkı, kadınlar da erkeklerin son aşkı olmak ister."
zehni - 14. Feb, 19:22
Rakı içmek, her insanın, hayatının her noktasında bulunan,yaşama dair ve yanındaki duruşlarından biridir. Rakı içmek, mideye alkol göndermek ve damarlarda dolaşmasını sağlamak değildir.
Rakı içmek için, kocaman yürek, akıl, sevgi ve dolu bir yaşam gerekir. İçmeyi ve felsefesini bilmek gerekir.
İçtikten sonra, nara atmışsan, ona buna saldırmışsan, zor kullanmışsan, rezil olmuşsan; sadece, alkol seni kötü yapmış demektir.
Rakı içmek başka şeydir. Bir şölen gibidir. Bilinçtir. Bilinci hiç kaybetmemektir. Kendini daha bir disipline edebilmek, saygına daha bir dikkat etmek, sevgine daha bir coşku katmak, dünya görüşünü at gözlüğünden kurtarmak demektir.
Meyhaneden çıkınca, direksiyona geçmemeyi bilmek, eğer varsa, sağlamını evde bırakmak demektir. Kendine ve insanlara bu saygıyı göstermek demektir. Rakı içmek sohbettir, sabırdır, sevmektir.
Karşındakini dinleyebilmek,hoşgörüdür. Kalbini açmak, samimi olmak demektir. İnsana saygı demektir. Çoğu insan, yaşama dair ve birlikteki duruşunda, bir rakı sofrasının sohbetinin tadını, çoğu kez, başka yerde bulamamıştır. Oradaki eğitimi de...
Uzayıp giden gecede, masadaki meze, esen rüzgar, bir vapurun çığlığı, yanımdaki dostlar, bir dostun dilinden dökülen mısralar, sohbetin coşkusu ve keyfi, şu hicaz şarkı, çiçekçi kızın yüzündeki çaresizlik, "buzlu bademci"nin kurnazlığı, Despina´nın yaşam öyküsü; beni, eğiten, yücelten, duruşumu sağlamlaştıran hayat bağlarım olmuştur.
Rakı içmek sarhoş olmak demektir. Sallanmışım; kime ne !.., dilim dolanmış; kime ne!..,sevgiliyi anmışım; kime ne!.., eli elimde, Aşiyan´da,sarmaş dolaş, bir o yana, bir bu yana; kime ne!.., yağmur başlamış; ayakkabılar, çoraplar fora, sağanakta yalınayak; kime ne!.....
Sevgim coşmuş, saygımda kusur yok, kafamda, yüreğimde insanlar, içimde sevgileri; gerisinden ;bana ne !...Ben rakıyı hiçbir zaman "sarhoş olmak" için, "unutmak" için, "sevgili" için, "şuna buna kızdığım" için, "üzüldüğüm" için, "hasret" için,"yandığım" için, "keşke" için içmedim. Arabeskin çıkmazında hiç olmadım..Olanlara da aslında hiç kızmadım.......
Her şey nasıl idiyse ; rakı sonrasında da öyle kaldı. Acizleri güçlü, güçlüleri zavallı, küçükleri büyük, büyükleri küçük,imkansızları mümkün görmemeyi bildim........
Rakı sonrası benim için, hep tatlı bir hüzün, keyifli bir yorgunluk,mutlu bir yaşam parçası olarak kaldı.....
Bütün bu düşüncelerle sofraya oturduğunda; önce minik bir yudum alacaksın. Dilinle,bir yudum rakıyı, ağzının her noktasına ulaştırıp, damağında da gezdirdikten sonra; dilinin altına saklayacaksın. Sonra, derin bir nefes alıp minik yudumu yutacaksın. Koklamadan olmaz; koklayacaksın....
Göreceksin...
Normal ısıdaki rakıya buz atmak olmaz. Soğukça rakıya attığın bir parça buzun çözülmesini seyredeceksin. Büyük keyiftir. Bir yerlere alır, götürür insanı.
Biraz beyaz peynir şart, mezeler; gerekli. Mezeci ruhunu katmış mı, katmamış mı; bakacaksın.. Katmamışsa sorumlusu; meyhaneci. Atacaksın fırçanı. Ama o anda değil; bir dahaki gelişinde.. Meyhaneci seni anlar,kızmaz.........
Çok çeşide gerek yok. Bir tekinin dahi olsa, tadı damağında kalmışsa; yeter. Masada büyükler varsa; rakıya elini süremezsin. Biri başladı mı da, artık serbestsin. İlk yudumu, ben, şükrederek ve Tanrı´mın beni affetmesini dileyerek alırım.
Bir de ne için kaldırılıyorsa. Rakı bardağı gece boyu değişmez.. Kirlense de değişmez.. Aslında kirlenmez ya.. Neyse..
Bütün gecenin tek tanığı odur.. Dolar, boşalır..Rakı içmek yarış değildir.. Bazen bir tek.. Bazen bir şişe..Zorlama olmaz..
Sofrada tartışma, iddia hiç olmaz. Sohbet vardır, paylaşım vardır..
Gülmek vardır.. Keyif vardır.. Sohbetin derinliklerinde, huzur dolar içine..
Bak bakalım neler aldın bu sofradan.. Bunu soracaksın kendine.. Sormazsan olmaz, bulamazsan hiç olmaz..
Sohbete rakı, rakıya sohbet eşlik eder. Gece bitmeye yüz tuttuğunda, komşu masalardan korolar başladığında; ben,bu mutluluğu yaşadığıma, sevdiğime, sevildiğime, yanımda güzel insanların bulunmasına; bir kez daha şükrederim. Yüreğimin biraz daha büyüdüğünü farkederim...
İşte Ben rakıyı işte böyle içerim Diyeceksin
zehni - 6. Feb, 18:20
Dağ gibi kara yağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mum ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık. Vurulduk ey halkım, unutma bizi...
* * *
Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
* * *
Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkım, unutma bizi... Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...
* * *
Fırsat eşitliği, adalet, insan hakları, demokrasi, insan gibi yaşama hakkı, yurttaşlık onuru... Bunlar için işkence tezgâhlarından geçen, canını veren tüm yurtseverler adına halka "Sesleniş"idir yukarıdaki satırlar Uğur Mumcu'nun...
Gizli eller
UĞUR Mumcu’, 24 Ocak 1993’te Ankara’da bombalı bir saldırıda katledilmişti.
Bugün 13. ölüm yıldönümünde kendisini anarken, Ağca konusunda yazdıklarına bakmak gerekiyor. (Bugün, Diyarbakır’da katledilen Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı da unutmuyoruz.)
zehni - 24. Jan, 18:04
* Oğlunuz size eşcinsel olduğunu ve bir erkekle yaşamak istediğini söylerse ne yaparsınız?
--Vururum itoğluiti :))
* Yüzme dersleri okullarda eğitimin bir parçasıdır. Kızınızı yüzme dersine gönderir misiniz?
--Zaten gidiyor. Ne alakası var bu sorunun yani?
* 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirenleri terörist olarak mı, özgürlük savaşçısı olarak mı değerlendiriyorsunuz?
--Siz 50.000 Iraklı sivili, kadını, çocuğu öldüren üniforma giymiş tipleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
* Kızınızın ya da eşinizin Alman kadınları gibi giyinmek istemesine tepki gösterir misiniz?
--Elbette gösteririm. Hatta o kadar zevksiz olduğu için boşarım bile.
* Ailelerin kızlarını zorla evlendirmek istemeleri konusunda ne düşünüyorsunuz?
--Sanki kızlar çok laf dinliyor da
* Kızınız ya da kızkardeşiniz cinsel tacize uğradığını söylerse ne yaparsınız?
--Yapanı yakalarsam fazla şansı yok, üzgünüm.
* Kadın erkeğe itaat etmeli midir? Eğer etmez ise erkeğin kadını dövme hakkı var mıdır?
--Avradın sırtından sopayı, karnından sıpayı.... (Bizim hatun duymasın da :)))
* Bir babanın toplum içinde şerefsizlik yapmasını önlemek için kızını eve kapatmasını nasıl karşılıyorsunuz?
--Şerefsiz her şartta şerefsizdir. Nereye kapatırsan kapat çare yok. Çocuğunla ilgilenip doğru aile terbiyesi ver yeter.
*Kadınlar sizce hangi meslekleri kesinlikle yapmamalıdır?
--Bana ne yahu, kendileri düşünsün hangi konuda yeteneksiz olduklarını :)))
*Almanya’da kadınlar ve erkeklerin yasalar önünde eşit olmasını çağdaş bir olgu olarak değerlendiriyor musunuz?
--Siz bu eşitliği marifet veya üstünlükmü sanıyorsunuz? Kadınlarınıza hangi yıl seçme-seçilme hakkı verdiniz? Bu hakları yahudi kadınlara da vermişmiydiniz?
Ben bu cevapları verirdim ama beni sınırdan içeri sokarlarmıydı bilmem :)))
Ps.Bu yazi alintidir
zehni - 22. Jan, 21:52
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl
belirliyorsunuz?
Doktor:
Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey
veriyoruz.
Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl
boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
Siz NE yapardınız?
Adam:
OOO ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova
kaşık ve fincandan büyük.
Hayır, der doktor.
Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Ders: Sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır akıl.
zehni - 10. Jan, 11:47
Kesinlikle evlen!
Karın iyi ise mutlu, değilse filozof olursun.
Sokrates
Merhaba Kardesim,
sana 2006 da hangi dileklerimizi sunalim;
1- saglik herseyin basi
2- para pul ( insanin elinin kiri derler )sicak ve paradan zaraz gelmez !
3- sevildigin yere fazla gitme, muhabbetin kalkar, itibarin kalmaz !(vur dedikse öldürme)
4- insan vardir safak vaktinde dogar, gün batarken ölür !
5- güclüsün,akillisin söz sahibisin, ama bunlari nerede kullanacaginin bilemezsen, sabah rüzgarinda savrulursun.
6- hakli oldugun davadan korkma, bilesin ki atin iyisine doru, yigidin iyisine deli derler !
bu kadar nasihat yeter, herseyin gönlünce olmasini ve yüregindeki kivilcimi atesle... 2006 da hersey istedigin gibi
olsun, allah gönlüne göre versin...... amin !!!
selamlar
Abin
(Sadi, 2005 sonu)
yilmaz - 1. Jan, 13:01