pen36 header icon36

Monday, 23. October 2006

Hello May Fİrend! Ken Ay Help Yu?

Selâm,
Ayağımda sandaletlerim, gözümde güneş gözlüklerim, alt tarafta şortumla birlikte her tatlilimi Didim'de ihya edince, aklıma, yıllardır ülkemize gelip giden ve kendilerine "hello may fırend,ken ay help yu" diye seslendiğimiz turistler geldi. "Niye" diye soracaksınız değil mi? Gerçi sormasanız da olur. Yazı yazmak için sizden gelen ünlemleri bekleme huyum yoktur . Aklıma geldi çünkü ne zaman ben bu veya buna yakın kıyafetle dışarı çıksam, bu memleketin esnafı bana böyle seslenir. Hello may fırend, ken ay help yu.Takma adım gibi olmuştur.
Kimdir bu turistler? Genelde ekonomi kitaplarında ve ilgili bilimsel yayınlarda turistler "yerli" ve "yabancı" olmak üzere ikiye ayrılırsa da asıl gelmesi istenen, ekonomi kurmaylarının, esnafın ve bir grup magandanın ağzının suyunu akıtan türü, yabancı turistlerdir. Kesin bir tanım vermek istersek; bütün bir yıl deli gibi çalışıp kazandığı eşşek yüküyle paranın bit kadar bir kısmını, ülkemizde krallar gibi yaşayarak harcayan, sahillerimizde üstsüz güneşlenip gazetecilerimize fotoğraf malzemesi olan, tarihi yerlerimizi gezerek bizim de onlara dikkat etmemizi sağlayan insanlardır.
Turizm sezonu genellikle yazın başlar. Bizler, bu sezonun başladığını, ülkemizin büyük gazetelerinin baş sayfalarında yer alan üstsüz güneşlenen turist fotoğrafları ve altlarında yazan "Alman turist Helga, "Türk erkekleri müthiş" dedi " gibisinden bir asparagasla anlarız. Yanlış anlaşılmasın, Türk erkeklerinin müthişliğine çamur attığımız yok tabii. Ama bütün gavur hatunlarının her sene papağan gibi aynı saptamayı yapmış olması da biraz uyduruk gibi geliyor. Bugüne kadar hiçbir turistin "o kadar sulandılar, tık yok valla" dediğini duymadım. Yav madem bu kadar müthiş bu ülkenin erkekleri, neden bu kadar boşanma davası var? Millet eşini boşayıp, müthişliğini dünyaya göstermek için güney sahillerimizin yolunu tutmuyor ya. Var bu işin bir yerinde bir anormallik.
Bu turist takımının gezi proğramı, yaş gruplarına göre farklılık gösterir. Yaşı 50 ve üzeri olanlar (ki bunlara halk arasında "manyak mısınız oolum, bu yaşta buralara geliyosunuz. ölüceeniz kıyıda köşede" denir) genellikle İstanbul'daki tarihi ve turistik yerleri görmeye gelirler. Daha genç olanları ise "tarihi yiyim" diyerek ülkenin güney sahillerindeki plajları doldurur, geceleri barlarda dolaşıp müthiş Türk erkeklerini ararlar (çok ararlar...çünkü o mekânlara pek takılmam. Bu sene de gitmeyi düşünmüyorum)
Hep Türk erkekleri diyorum da... Sakın kızlarımız alınmasın. İsterlerse alınabilirler tabi ama ben bugüne kadar gazetede "Türk kızları müthiş" diyen bir yabancı turiste rastlamadım. Zaten adamcağız onu dese, hem onu hem de onu yayınlayan gazeteciyi linç ederler. "Lan sen bizim bacılarımız hakkında nası konuşuyon ööle"nin İngilizcesini veya Almancasını o adama tercüme edene kadar, morgdaki yerini alır bile... Sadece erkeklerimiz müthiştir yani maalesef. Kızlarımız da müthiş olabilir ama çaktırmadan.
Müthiş olan iki varlığımız daha var. "Türkiş raki, kebap". Bu turist tayfası ne gariptir ki bu ikiliye takmış durumdadır. Ne zaman sorsanız, "Türkiye iz vandırfıl, Türkiş raki, kebap." diye saymaya başlarlar.. İşin bu kısmını ben de anlamış değilim.Be adamlar... Aya insan göndermeyi beceriyorsunuz da o çok beğendiğiniz rakının fabrikasını niye kurmuyorsunuz? Kurun Köln'de bir rakı fabrikası, hem içersiniz hem de fazlasını bize satarsınız. Biz bayılırız kendi imalâtımız olan şeyleri yurt dışından geri satın almaya halbuki.
Turistlerle olan iletişimimiz gerçekten çok ilginçtir. Çok gözlemişimdir. Garip bir şekilde turistlere, sağır insan muamelesi yapılır bu ülkede. Sözgelimi adamcağız "sori, ver is dı Sultanahmet" dediğinde, Sultanahmet kelimesinden dolayı oraya nasıl gidileceğinin sorulduğunu şıp diye anlayan insanımız, hemen yolun ortasında bağırmaya başlar: "Sultanaaahmeet mii? Hee... Bööle giit bööle. Dosdoğru. Düz git düz." Vatandaş böyle anlatırken muhtemelen turist kardeşimiz "Anlamadan küfür mü ettik ki adam çok kızdı acep?" diye düşünüyordur. Muhtemelen de daha fazla kızdırmamak için anlamış gibi kafa sallayıp yoluna devam eder. İnsanlarımızın kavrayamadığı şey, bir turistin sağır veya aptal olmayıp, sadece dilimizi ve ülkemizi bilmediği gerçeğidir. Böyle durumlarda genellikle tarafların imdadına, evrensel bir dil olan "tarzanca" yetişir. Bir takım el ve kol hareketleriyle meramın anlatıldığı bir lisandır. İleri seviyelere götürüldüğünde çok işe yarar, espri yapılabilir, karşı cins tavlanılıp otel odası görülmeye gidilebilir, aids kapılabilir.
İletişimde yaşanan bir diğer tuhaflık da küfür etmedir. Turiste yapılan bir tarif veya satış sırasında çat pat konuşulan yabancı dilin arasına ufak tefek küfürler serpiştirildiğine çok şahit olmuşumdur. Didim çarşısında bir grup çocuğun, bir turiste parfüm satmaya çalışırken "lan ebeni. lan, ten (10) dalır (dolar) lan, gut (good) lan gut " demeleri, hala kulağımdadır. Sizi temin ederim ki her turist, konuşma arasında kendisine küfredildiğini anlamaktadır. Ve bunun acısını da bizi Avrupa Birliği'ne almayarak çıkartmaktadır. Yani bir turiste ettiğiniz her küfür, Avrupa kamuoyu olarak size geri dönmektedir.
Turistler, genellikle bol paralı varlıklar olarak görüldüğünden ve gerçekten de öyle olduğundan, bizim ülkemizde bizden farklı bir ekonomiyi yaşarlar. Bizim bir milyona aldığımız bir hizmeti onlar beş milyona alırlar. Bu yüzden de esnafın baştacıdır. Ama kandırıldıklarını kesinlikle bilmektedirler. Bunu da kötü propaganda yaparak veya bir daha gelmeyerek belli ederler. Anlayana tabi.
Niyedir bilmiyorum ama başta da yazdığım gibi sürekli olarak turiste benzetilirim bu şehrin esnafı tarafından.Ve her zaman da dükkânların vitrinine bakarken bir aklı evvel esnaf çıkar ve "Helo may frend, ken ay help yu?" diyerek taarruza geçer. Bendenizin en büyük zevki de bu taarruza "Sağ ol birader, biz kendi kendimize yardım ederiz." şeklinde cevap vermek ve yüzlerindeki ifadeyi seyretmektir. Fakat en acımasız intikamı Didim'deki çay bahçesinde almıştım.
Elimde fotoğraf makinem, yine güneş gözlüklerim, sandaletlerim, şilebezi gömleğim, tiril pantolonum.Gün boyu kah Alman turist yapmışlar beni kah İngiliz.Yorgunluğumu atmak için meydandaki çay bahçelerinin birine oturdum. Canlı müzik yapıyor adamın biri. Çok sevdiğim bir türküyü çalmaya başladılar. Doğal olarak müziğin ritmiyle sallandım.Turistiz ya, şarkıcı şarkıya girmeden elindeki mikrofonla bana doğru dönüp herkesin içinde "may frend, kam hiir " diyerek beni yanına çağırdı. Hesapta birlikte söyletecek, şirinlik yapacak amcam. Bozuntuya vermedik yanına gittik. Herkes dikkat kesildi, şenlik bekliyor bu garip turistten. Şarkının giriş sazı bitti tam şarkıya girecekken bizim şarkıcı seri bir hareketle elinden mikrofonu başladım ve ondan daha güzel bir şekilde "Yola çıktıııım maaardineee, düüştüm seniin deeerdiineee" diyerek şarkıya giriş yaptım.
İnsanın, kendine gülmeye hazırlanan bir çay bahçesi dolusu insanı bir anda şok edip yüzlerindeki şaşkın ifadeyle dalga geçmesinin ebedi hazzını işte o an yaşadım..

Alintidir..

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

October 2006
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 1 
 2 
 3 
 4 
 6 
 7 
 8 
 9 
13
14
15
16
17
18
19
20
22
25
26
27
30
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7160 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog