Sürmene’nin Yukarı Ovalı köyünde, evinin önünde baltayla odun kıran Emine Abla’ya sormuşlar:
- Emine Abla; oduni bile kendun kireysun, ne işe yarar senun bu herif”
Emine Abla cevap vermiş:
- Adam deduğun silah cibidur, oyle her yerde kullanilmaz. Çok muhim işlerde devreye cirer.
zehni - 15. May, 18:48
Yaşamak değil bizi bu telaş öldürecek,
Bırakın Paris'te ılık rüzgarlarla
Taratmayı saçlarımızı,
Sevgilimizle doyasıya sohbet bile edemedik biz,
Gözümüz saatte söyleştik hep,
Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık.
Hep yetişilecek bir yerler vardı,
Aranacak adamlar, yapılacak işler,
Bir sonraki günün telaşı,
Bir öncekinin terine bulaştı,
Başkalarının hayatı bizimkini aştı,
Kör karanlıkta çalar saat sesi,
Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu,
Veya yavuklu öpücüğü ile uyanma düşlerini,
Hababam erteledik,
20 li yaşlardan 30 lara kurduk saatin alarmını.
30 lardan 40 lara, sonra 50 lere
Öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,
Kuşlukta uyuma imkanı sunduğunda size,
Artık uyku girmez oluyor gözlerinize,
Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek
İmkanına kavuştuğunuzda,
Söyleşecek sevişecek kimse kalmıyor yanınızda
Özenle yarına sakladığınız
Bir sarı lira gibi ömrünüz,
Vakti gelip te sandıktan çıkarttığınızda,
Birde bakıyorsunuz ki
Tedavülden kalkmış, , , ,
Erel BLEDA
Not:Bazi arkadaslara önemle duyrulur...
zehni - 14. May, 21:45
Adamın biri doktora gitmiş: - Kendimi, demiş; çok yorgun, iyice halsiz, adeta bitkin hissediyorum.
Doktor, gerçek bir doktor olduğu için; adamı gönderdiği yerlerden yüzde 30 komisyon alacağı testler yaptırmaya zorlamamış. Kendisi muayene etmiş baştan aşağı ve:
- Sağlığınız mükemmel, demiş; acaba yorgunluğunuz cinsel hayatınızdan ötürü mü, evli misiniz?
- Evet evliyim...
- Cinsel ilişkileriniz ne durumda?
- Eh işte, günde 2-3 defa...
- Doğrusu bravo, çok coşkulusunuz anlaşılan.
* * *
Halsizlikten ve bitkinlikten yakınan adam:
- Bir de, demiş; eski bir sevgilim vardı, yaşlandı. Bizim evin karşısındaki bodrum katında oturuyor. Bakkala gitmek için dışarı çıktığımda, ona da uğruyorum; yatakta eski günleri yeniden değerlendiriyoruz.
Doktor ağzı açık dinliyormuş.
* * *
Adam:
- Bakkaldan dönerken de, demiş; yan tarafta çok taze bir sarışın oturuyor, ona uğruyorum. Alelacele hemen yatağa giriyoruz.
* * *
Doktor:
- Eeee, diyormuş?
Ve adam anlatıyormuş:
- Eve de genç bir yardımcı aldık, bir içim su. Karım, öğle uykusuna yattığında, onun küçük odasında hayatın tadını çıkarıyoruz.
* * *
Doktor sormuş:
- Hepsi bir günde mi oluyor bütün bunların?
- Genellikle...
- Peki niye bana geldiniz; yorgunum, halsizim, bitkinim, diye?
- Bir de benim mastürbasyon alışkanlığım var; belki ona bir çare bulursunuz diye düşündüm.
* * *
Doktor, şöyle biraz düşünmüş:
- Reçete yazmıyorum, demiş; mastürbasyon alışkanlığınız da olduğuna göre, seçimlerde aday adayı olun. Kazara bir de kazanırsanız; sizin gibi birini bekliyor milletin anası, güçlenir, çok rahatlarsınız.
* * *
Nasreddin Hoca'ya sormuşlar:
- Hoca; vatanı, milleti, devleti en çok kimin sevdiği, en kolay nasıl anlaşılabilir?
Nasreddin Hoca, gülümsemiş sakalını sıvazlayarak:
- Kimlerin silahının en büyük olduğuna bakarak, demiş.
* * *
Genç bir yengeç, âşık olmuş bir sardalya balığına. Ama sardalya balığı, iyi bir aileden gelme bir sardalya imiş. Ve nefret edermiş çarpık çarpık yürüyenlerden.
Zavallı yengeç uğraşa savaşa, bir akşam düzgün bir yürüyüşle gelmiş sardalyaya:
- Bak, demiş; nasıl düzgün yürüyorum. Bu, sana olan aşkımın en büyük kanıtı değil mi?
* * *
Sardalya balığı çok duygulanmış ve muhteşem bir aşk gecesi yaşamışlar yengeçle.
Ertesi sabah yengeç, yine yan yan yürüyerek uzaklaşmış sardalyadan.
Sardalya, kandırıldığını sanarak öylesine öfkelenmiş ki, bağıra bağıra:
- Yine yan yan yürümeye başladın, demiş; artık vaz mı geçtin beni sevmekten aşağılık yengeç?
Zavallı yengeç, utanarak dönmüş sardalya balığına ve kırık bir sesle:
- Seni çok, pek çok seviyorum ama, demiş; her zaman da zurna gibi sarhoş olamıyorum ki. Bazen ayılmak ve yine yan yan yürümek zorunda kalıyorum.
* * *
Politikacılar da, seçim kampanyalarında, 3 şişe rakıyı birden bitirmişçesine, fitil gibi olur ve düzgün yürüyen bir yengece benzerler.
Seçimleri hangisi kazanırsa da, hemen ayılır ve yine sürdürür çarpık çurpuk yürümesini.
* * *
Salah Birsel'den bir şiirle bitirelim yazıyı:
Hacivat'ın karısı
Hacivat'ın karısı
İncecikten yeldirmeli
Göz kaş oynatmalı
Gerdan kırmalı
Belden sarmalı
Gülmeli güldürmeli
Rakı süzmeli
Âşık üzmeli
Şiir düzmeli
Hacivat'ın karısı
Beyoğlu'nda gezmeli
c.altan@prizma.net.tr
zehni - 13. May, 11:15
Gelenler korkmayanlardır.. Korkanlar gelmediler...
ÇİN ATASÖZÜ
zehni - 9. May, 11:08