Yaşam , mezara en çekici ve düzgün formla gidilecek bir seyahat değildir.
Aksine, yalpalaya yalpalaya, bir elde Chardonnay şarap, diğerinde çukulata, vücut bitmiş tükenmiş halde ama çığlıklarla :
Huuuuu, Huuu ne seyahatti be !!!
zehni - 16. Jul, 19:10
Patates ile Domates'in taaa Amerika'dan kalkıp Avrupa'ya gelmesi; oradan da Osmanlı Sarayı'na girmesi 1830'lu yılların işidir..
Sarayın kursağına giren çıkanın kaydını tutan Matbah-ı Âmire defterlerinde patatesin esamisi 1834'te okunur..
Oradan bizim Haymana yöresine gelmesi de 1930'lu yıllarda olmuş.. Yani İstanbul'dan yüz sene sonra..
Hikâye gerçektir..
***
O yıllarda çiftçinin biri patates ekmiş.. Hasat zamanını bekliyor.. Öbür köylüler de "patates nasıl bir şey ki?" merakıyla bekleşiyor..
Hasada beş on gün kala müthiş bir yağmur olmuş.. Her yer gibi patates tarlası da bataklığa dönmüş..
Tam o sırada bir sığır sürüsü de yeşil yapraklardan iştahlanıp tarlaya dalmasın mı?
Sığırlar yaprakları yoluyor, çoban da çamuru eşeleyip çıkardığı patatesleri şöyle bir şalvarına sildikten sonra hart hurt yiyormuş..
Sığırları kovalamak için balçık tarlaya dalan kadın, çoluk çocuk çamurda debelenirken mal sahibi geriden bağırmış..
"Sığırları bırakın, önce çobanı çıkarın.."
Kıssadan Hisse: Acemi tosun ineğe başından biner..
Selahattin Duman'dan
zehni - 6. Jun, 18:14
Sen dostumdun benim gülünce günesler acan
bulutlara ruzgara asarim suretini her aksam
her akşam bir mektup yazarim daglar kadar
kayip bir adresten geliyor sesin simdi ,üsüyorsun
Unutma, dostumsun sen, nerdeysen orda ölmek isterim....
AHMET TELLI
zehni - 18. May, 18:05