pen36 header icon36

ya$ayarak

Tuesday, 30. January 2007

Hepimiz Ermeni miyiz?

Pazar günü Malatya'da oynanan Malatyaspor-Elazığspor maçı...
Tribündeki Elazığsporlu taraftarlar "Ermeni Malatya" sloganı atıyor. Çünkü Hrant Dink Malatyalı...
Ardından bir pankart açılıyor:
"Ne Ermeniyiz, ne Malatyalıyız. Biz Elazığlıyız. Türkiye sevdalısıyız."
Bunun üzerine Malatyasporlular "PKK dışarı" diye bağırıyor.
Küfürleşme, arbedeye dönüşüyor.
Sonuç:
3'ü polis 10 yaralı...
***
Aynı günün gecesi Pop Star Alaturka programı...
Bülent Ersoy yarışmacılardan birini fırçalıyor. Fırçalarken sivri dilini ırkçılık kavanozuna batırıp çıkarıyor:
"Öyle bir söyledi ki, Ermeni üstüme geliyor zannettim" diyor.
Sonra da Dink'in cenazesinde atılan "Hepimiz Ermeniyiz" sloganını eleştiriyor. Eleştiri cümlesi şu:
"Ben elhamdülillah Müslümanım! Bedenim teneşire de gelse 'Ermeniyim' demem."
***
Dink'in cenazesinde "Hepimiz Ermeniyiz" sloganı atanların anlatmak istediği, karşı çıktığı şey tam da buydu işte:
Bazıları "Ermeni" sözcüğünü küfür niyetine kullanıyor. Bu ırkçı yaklaşıma karşı Ermenilerin yanında saf tutmak; onların hassasiyetini paylaşmak, bir insanlık görevi...
Eminim aynı topluluk, ASALA Türk diplomatlarını kalleşçe vurduğunda "Hepimiz şehit ailesiyiz" diye yürürdü; çünkü burada asıl mesele "Ermeni olmak" değil, mağdurun yanında durmak...
***
Şimdi milliyetçilik bayrağı altında Ermeni düşmanlığı yapanlara şunu sormak isterim:
"Malazgirt Savaşı'nı Türklerin Ermenilerle birlikte kazandığını biliyor muydunuz?
"İstanbul'un alınmasında Ermenilerin yaptığı kahramanlıklardan haberiniz var mı?
"Çanakkale'de Mustafa Kemal'in yanında savaşan Ermeni askerlerin adlarını biliyor musunuz?
"Atatürk'ün bugün kullandığımız alfabeyi Ermeni dil bilgini Agop Martayan'a hazırlattığını ve sonra ona Dilaçar soyadını verdiğini biliyor muydunuz?"
Son bir soru:
Bir Ermeni dostuna bu soruları soranın, Alparslan Türkeş olduğunu biliyor muydunuz?
O Türkeş'in, 600 yıllık Türk-Ermeni dostluğunu diriltebilmek için Ermenistan Devlet Başkanı Petrosyan'la buluştuğunu, Ermeni askerlerin Azeri topraklarından çekilmesi şartıyla Ermenistan'la diplomatik ilişki kurulmasını savunduğunu ve 1915'te ölenlerin anısına, Türk-Ermeni sınırına bir anıt dikilerek Ermenistan'a bakan yüzüne Türkçe, Türkiye'ye bakan yüzüne Ermenice "Verdiğimiz acılardan dolayı üzgünüz" diye yazılmasını bile düşündüğünü biliyor muydunuz?
Bu tavırdan bugünün milliyetçilerinin alacağı bir ders yok mu?
***
Bir daha yazalım:
Bizler "Türkler, Ermeniler, Kürtler, Süryaniler, Aleviler" diye ayrılmıyoruz birbirimizden...
Bizler "vicdan sahipleri" ve "vicdansızlar" olarak ayrılıyoruz.
Bir yanda ırkçı, duyarsız, vicdansız Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Müslümanlar, Hıristiyanlar...
Öte yanda komşusunun acısını kendi acısı bilen, onun yarasına merhem süren, vicdan sahibi Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve diğerleri...
Tasnifi böyle yapmazsak, sonunda hepimiz kaybederiz.

can.dundar@e-kolay.net

Thursday, 25. January 2007

Güzel Bir Şey Yap

Güzel bir şey yap kardeşim. Dünyaya kırk kere gelinmez... Madem yaşıyorsun, sıhhatli nefesler alıyorsun.. Bir şey yap.

Bir şey yap .. Güzel olsun.

Çok mu zor?

O vakit güzel bir şey söyle.

Dilin mi dönmüyor?

Güzel bir şey gör.

Veya;

Güzel bir şey yaz.

Beceremez misin?

Öyleyse

Güzel bir şeye başla...

Herkesin üstesinden geleceği bir şey mutlaka olmalı. O gayretten uzak duramayız. Vakit geçiyor. Vaktin geçiş ömrün beşinci vitese takılı olduğunu gösterir, unutma.

Zafer Dergisi' nde beynimi sarsan bir cümle okudum. Üç gün mü, beş gün önceydi kestiremem. Ama okudum. Ama şaşırdım, cümleyi bir türlü unutamadım.

Şöyle diyordu:

"HER İNSAN ÖLECEK YAŞTADIR..."

Buyrun biraz da sizler sarsılın.

Bu müthiş, dağ duruşlu, dev dürtüşlü cümlenin deyicisi Cüneyd SUAVİ.. Ahh Cüneyd, şimdi yerlerdeyim. Yıkılmaz sandığım sabrımı, dirâyetimi, zihnimi yerlerde arıyorum... Döküldüm...

Demek öyle haa?

Her insan ölecek yaşta...

Bir de kalkar savaşırız.

Kavgalaşır, kuyular kazarız. Az sonra ölecek olan bizler... Ne kadar da cahiliz...

Bu cümleyi gördükten sonra içimde "Büyük Patlama" yı duydum. Edecek iki çift sözüm olmalıydı. İnsanlara, insanlığa bir şeyler demeliydim. Sonunda ard arda ve şimşek hızıyla bağırdım. Beynimden yüreğime doğru bir haykırıştı bu. Yüreğimden dalga dalga cevap yetişti:

Bir şey yap.

Zor ise:

Bir şey söyle.

Beceremiyorsan:

Bir şeyler gör.

Bir şeyler yaz.

O da mı güç?

Bir şeylere başla.

Ama hep güzel şeyler olsun.

Çünkü:

"HER İNSAN ÖLECEK YAŞTA..."

Geç kalmayasın!

Koca Mimar Sinan... Yapmış da gitmiş.

Yunus Emre' m... Söylemiş de gitmiş.

Şeyh Edebali... Görmüş de gitmiş.

Fuzulî, Nedim, Şeyh Galip... Yazmış da gitmiş.

Nene Hatun, Sütçü İmam, Antepli Şahin Bey... Başlamış da gitmiş.

Kimse kimseden eksıkli değil. Büyük değil, küçük değil, farklı hiç değil.

Düşünebilen kişinin, üstesinden geleceği görevler mutlaka vardır.

Tekrarlıyorum:

Güzel bir şey yap!

Güzel bir şey söyle!

Güzel bir şey gör!

O da mı güç?

Bir şeylere başla.

Ama hep güzel şeyler olsun.

Çünkü:

"HER İNSAN ÖLECEK YAŞTA..."

Geç kalmayasın!


Gürbüz Azak ??

Monday, 25. December 2006

AĞIZ TADI - TADIN ANLAMI

Adres, numara 248, Kordon...
Naim Palas... İkinci kat...
Cumbada oturuyor Mustafa Kemal.
Sevmez fazla yemeği.
Leblebi var yine önünde...
Garson titriyor. Çünkü çocuk, Rum.
Sesleniyor Gazi, şefkatli bir ses tonuyla...
- "Vre Dimitri" diyor, "gel bakayım."
Çocuk, -"buyur pasam" diyor, ş'lere dili dönmeyen, kırık dökük Türkçesi'yle.

- "Sizin Kosti" diyor...
İşgal sırasında İzmir'e gelen Yunan Kralı Konstantin'i kastederek...
“Sizin Kosti, geldi mi buraya?”

- “Geldi pasam...”
- “Oturdu mu bu masaya?”
- “Oturdu pasam.”
- “Güneş batarken rakı içti mi?”
- “İçmedi pasam.”
- “E o zaman sormadın mı çocuk, ne halt etmeye almış İzmir'i?”

Thursday, 14. December 2006

Seyretmek lazim !!

http://www.dailymotion.com/video/xf9oo_jerome-murat

KARTALIN IBRETLIK YENIDEN DOGUSU!

Kartal, kus türleri içinde en uzun yasayanidir.
70 yila kadar yasayan kartallar vardir.
Ancak bu yasa ulasmak için, 40 yaslarindayken çok
ciddi ve zor bir karari vermek zorundadir. Kartalin yasi 40'a
dayandiginda pençeleri sertlesir,
esnekligini yitirir ve bu nedenle de
beslenmesini sagladigi avlarini kavrayip tutamaz duruma gelir.
Gagasi uzunlasir ve gögsüne dogru kivrilir. Kanatlari yaslanir ve
agirlasir. Tüyleri kartlasir ve kalinlasir. Artik kartalin uçmasi
iyice zorlasmistir.
Dolayisiyla kartalin burada iki seçimden birisini
yapmasi gerekir.
Ya ölümü seçecektir ya da yeniden dogusun acili ve
zorlu sürecini gögüsleyecektir.
Bu yeniden dogus süreci 150 gün kadar sürecektir.
Bu yönde karar verirse kartal bir dagin tepesine uçar ve
orada bir kaya duvarda, artik uçmasina gerek olmayan bir yerde
yuvasinda kalir.
Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasini sert bir sekilde
kayaya vurmaya baslar.
En sonunda kartalin gagasi yerinden sökülür ve düser.
Kartal bir süre yeni gagasinin çikmasini bekler. Gagasi çiktiktan
sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çikarir.

Yeni pençeleri çikinca kartal bu kez eski kartlasmis tüylerini
yolmaya baslar.
5 ay sonra kartal, kendisine 20 veya daha uzun süreli
bir yasam bagislayan meshur yeniden dogus uçusunu yapmaya hazir
duruma gelir.

Kendi yasamimizda sık sık bir yeniden dogus süreci yasamak
zorunda kaliriz.

Zafer uçusunu sürdürmek için, bize aci veren eski
aliskanliklarimizdan, geleneklerimizden ve anilarimizdan
kurtulmak zorundadayiz.

Ancak geçmisin gereksiz safrasindan kurtuldugumuzda,
deneyimlerimizinyeniden dogusumuzun getirecegi
olaganüstü sonuçlardan tam olarak yararlanabiliriz.

'Geride kalanlari unutmak ve önümüzde
bizi bekleyenlere ulasmak için hedefime dogru ilerliyorum.'

Graciela

Wednesday, 22. November 2006

Şimdi sen su olduğunu düşün

Su kadar özel
Su kadar faydalı
Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün
İnanıyorum ki gerçekten de öylesin

Ama ister çeşmelerden dökül
İster göklerden yağ
İster nehirler dolusu ak
Dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın
Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın

Unutma
Daha çok bağırdığında; daha çok dinlenmezsin
Gürültünün parçası olursun sadece

Suyun yanında olanlar, suyu en az içenlerdir
Çünkü su nasılsa burada,lüzum yok içmeye diye düşünürler
Aynen sesini sürekli duyanların, seni dinlemedikleri gibi

Su gibi yaşatıcı ol
Sel gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil

Sen bir su ol
Ama rahmet ol; afet değil

Vadiler varken önünde
Ve ovalar varken yayılabileceğin
Küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini
Ve bardaklara bölebiliyorsan
Hayat verirsin çevrene
Ve yaşatabilirsin
Dünya dönmesine devam ettiği müddetçe

Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen
Ve kaçılan olursun
Seller ve afetler gibi

Tercih elindeydi hep
Ve hep de senin elinde olacak

Ya tutmayı öğreneceksin dilini
Veya hiç durmadan konuştuğun için
Sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkaran birisi olduğunu
zannettireceksin çevrendeki insanlara

Yapman gereken şey
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini
Düşüneceksin kimin dinleyip kimin dinlemediğini
Düşüneceksin kimin anlayıp anlamadığını
Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini
Hatta anlayanların; anladıklarında senin anlattıklarının ne kadarı
olduğunu düşüneceksin
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek
En azı ama en uygun kelimeyi seçmeye çalışacaksın

Ağzını açıp şelaleden dökülen suyu içmeye çalışan bir tavşan gördün mü
hiç? Kaplanlar bile , içmek için suyun durulmasını bekler
Beyni olan her yaratık gibi

Şimdi sen su olduğunu düşün
Su kadar özel
Su kadar faydalı
Ve su kadar tükenmez

Su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün
Ve son olarak
Su gibi , küçük bir bardağın içine sığdır kendini
Girebilmeyi öğren insanların damarlarına
Hayat ver
Vazgeçilmez ol…

yazari ????

Monday, 13. November 2006

Kimdir Bu Samimi Müslümanlar?

Başbakan, Türkiye’de samimi Müslümanlara en büyük zararı bu tür insanların ve şirketlerin verdiğini biliyor. (2.11.2006 / Ertuğrul Özkök)

Yimpaş soygununda "samimi müslümanlar" dolandırılmış.Yani tefecilik müessesesi ile 1 koyup 5 almak isteyen, bunu vaad eden Yimpaş gibi holdinglere de paralarını veren insanlardan bahsediyor.
Son yıllarda müslümanlar da ikiye ayrılmaya başlandı.Samimi olanlardan herkes bahsediyor, çünkü dolandırıldıysanız samimi olan tarafsınızdır.Samimiyetsiz müslümanlardan bahsedildiğini (CHP'yi(!) saymazsak) okumadım.Onlar da muhtemelen dolandıran taraf oluyordur.
Bizim medya korkusundan laf diyemediği için fakir edebiyatı yapıyor.Aslında biliyor ki bu işte soyan da soyduran da samimi falan değil.Bunlara cahil ve kendini uyanık sanan, anadan babadan müslümanlar demeleri lazım da, bunu demek ... ister!Bunu diyemedikleri için adları saygın gazeteci ya!
Bana bu hıyarlar geldiğinde bir kuruş para vermedim.

"Ankara Hoşdere Ülkü Ocağı'ndan birkaç serseri, caddedeki travestileri dövmeye kalkıyor.Olayı Şov TV de görüntülüyor.Dayak yiyen bir travesti bu serserilere şöyle bağırıyordu;
-Ne vuruyorsunuz!Ben de ülkücüyüm ayol."

Bizim ki de aynı hesap.Neden mi vermedim?
Ben samimi müslüman mıyım ayol!

Tamamen alintidir...

Saturday, 11. November 2006

Evlilik

"Dünyanın gelmiş geçmiş en veciz şahsiyetlerinden Oscar Wilde der ki: 'Evlilik, hayal gücünün zekâya karşı zaferidir. İkinci evlilik ise umudun tecrübeye karşı zaferidir.'
Bana sorarsanız evlilik, sevişmek için belediyeden icazet almak, bir sürü daraltıcı formaliteyle uğraşmak, eşşek yükü masraf yaptığın halde misafirlerin kusur bulabildiği ve arkandan dedikodunu yapabildiği bir düğünde bir sürü insanı yalapşap öpmek zorunda kalmak, yanılıp da bir adamı sevdin diye çoğu zaman haddinden fazla mütecessis koca bir sülaleyle birlikte yatağa girmek, sonunda da yine büyük bir ihtimalle hayal kırıklığına uğramak ve sıkılmak, sıkılmak, sıkılmaktır."
Ebru Çapa...

Sunday, 5. November 2006

"ÖZGÜRLÜĞÜ YİTİRDİK DOSTLAR"

Ecevit'i kaybettik

Karaoğlanı kaybettik. 18 Mayıs'ta geçirdiği beyin kanamasının ardından hastanaye kaldırılan eski Başbakan Bülent Ecevit yaşama veda etti.

Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde vefat etti. Doktoru Mücahit Pehlivan, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, Ecevit'in vefat ettiğini belirtti.

Bülent Ecevit, "Özgürlüğün ardından bir ağıt söylev" başlıklı şiirinde, yitirilen bir değerin ardından, kendi yaşamının da temel ögesi olan "umut" ve "sevgi" ile şöyle seslenir:

''özgürlüğü yitirdik dostlar
ardından bir çift sözüm var
havaya benzerdi biraz
varlığı duyulmazdı özgürlüğün
yokluğu dayanılmaz

'saklamayın' derdi özgürlük 'beni kendinize
esirgemeyin beni ellerden
esirgendikçe tükenirim çünkü
paylaşıldıkça çoğalırım ben'

oysa kendimize kalsın diye özgürlük
ona bahçelerde duvarlar ördük
uçup gitti kuş misali bahçelerden
ne eller gördü hayrını ne biz gördük

'yurttaşlar' derdi özgürlük 'bu devleti
sizler yöneteceksiniz el ele
yaşatabilmek için beni
yaşayabilmek için benimle'

oysa dünyalarımız öylesine küçüktü
devlet öylesine büyük
yönetilmek öylesine rahattı
yönetmek öylesine yük''

Friday, 3. November 2006

İZMİRLİ ŞEHİT AİLESİNİN MEKTUBU

BAŞBAKANA CEVAPTIR

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na;
1 Eylül 2006 tarihinde Van'ın Özalp ilçesi Saray mevkiinde
İran sınırından teröristlerce açılan ateş sonucu evladımız
Piyade Er Deniz Yüzgeç şehit düştü.
Aynı gün akşam saatlerinde acı haber bir binbaşı ve iki
doktor nezaretinde bizlere ulaştırıldı, 2 Eylül Cumartesi
günü cenazesi İzmir'e getirilerek 3 Eylül Pazar günü resmi
tören ile Kadifekale şehitliğinde defnedildi.Tüm bu süreç
boyunca en düşük rütbeden en yüksek rütbeye kadar tüm
askeri personel gerekli tüm prosedürü eksiksiz yerine
getirmiş ve şehidimize son görevimizi layıkıyla yapmamızı
sağlamıştır.
Lakin devletin en önemli ikinci makamında bulunduğunuz
ve de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ilk ağızdan temsil
ettiğiniz halde, henüz şehitlerimizin toprağı dahi
kurumadan yaptığınız "Askerlik yan gelip yatma
yeri değildir" açıklaması ve arkasından da sözde hatanızı
düzeltmek için verdiğiniz demeçte "Askerlik turistik bir
mekan değildir" demeniz tüm ailemizde infial yaratmıştır.
Nasıl bir başbakan "Artık şehit haberi almak istemiyoruz"
diye feryat eden bir vatandaşına bu tür bir açıklama
getirebilir?
Ülkemizde milyonlarca insanın gözü kulağı son dönemde
tırmanan eylemlere karşı ne tür bir önlem paketi
açıklayacağınızı duyabilmek umuduyla size çevrilmişken,
hangi düşüncelerle bu anlamsız, anlamsız olduğu kadar da
yakışıksız açıklamayı yapabildiniz bilemiyoruz.

Size maddeler halinde hatırlatmak isteriz ki;

1.
Siz ne Başbakan olmadan önce gittiğiniz Amerika Birleşik
Devletleri'nde görüştüğünüz kişilerin, ne de Avrupa
Birliği'nde müzakere adı altında bazı ödünler verdiğiniz
şahısların değil, bizim yani Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının Başbakan'ısınız.

2.
Bu tür bir açıklamayı yapmanız gösteriyor ki; ya sarf
ettiğiniz cümlelerin hangi kişilerce nasıl algılanacağını
düşünmeden konuşuyorsunuz, ya da bilerek ve isteyerek
şehit ailelerine ve tüm halkımıza "çocuklarınızı askere
gönderirseniz ölmeleri gayet doğaldır" gibi bir açıklama
getiriyorsunuz. Bizce her iki durumda da istifa etmediğiniz
her saniye rahmetli şehitlerimizin aziz hatırasına zarar
vermektesiniz.

3.
Bu tarihten itibaren oğlunuz Bilal Erdoğan'ın askerlik
durumunun en yakın takipçileri olacağız.
Umarız ki Allah bu büyük acıyı asla ne size ne de bir
başkasına yaşatmasın.
Sizden yıllardır devam eden bu sorunlara bir çözüm
bulmanızı dilemek isterdik ama sahip olduğunuz ve
olamadığınız özelliklerinizi düşününce bu sorunu
çözebileceğinize artık inanmıyoruz.

Son olarak ifade etmeliyiz ki, bu metin sizi siyasi olarak
yıpratmak veya iktidarınızı sarsmak amacıyla düzenlenmiş
bir muhalefet komplosu değil, evladını bazı tedbirsizlikler
yüzünden şehit vermiş bir ailenin yaptığınız açıklamalara
verdiği en hafifletilmiş cevabıdır.

Bu mesajın size belki de hiçbir zaman ulaştırılmayacağını
biliyoruz.
Ancak biz bu mesajı size ve tüm halkımıza ulaştırmak için
elimizden geleni yapacağız.

@deu.edu.tr

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

April 2025
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 1 
 2 
 3 
 4 
 5 
 6 
 7 
 8 
 9 
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
 
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7487 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog