pen36 header icon36

ya$ayarak

Tuesday, 24. July 2007

Demek ki...

Demek ki Türk milletinin yaklaşık yarısı, sokakta ve her yerde karşılaşıp konuştuğumuz veya tanımadığımız her iki kişiden biri AKP’den memnunmuş.

Neden böyle olduğu haftalarca tartışılması gereken karmaşık bir olaydır.

Bu demektir ki, işsizlik, yoksulluk, terör, dış politika yenilgileri, haksızlık, adaletsizlik, gelir dağılımı, bizim insanımızın yarısı için sorun değildir.

Esnaf, çiftçi, memur, işçi, emekli, ev kadını, öğrenci...

ınsanlarımızın yarısı durumundan ve ülkenin gidişinden memnun.

Her şey iyi gidiyor!

Milletimizin yarısı oylarını "istikrar" için kullanmıştır ve dört yıl daha her şey daha da iyiye gidecektir.

Örneğin borsa yükseldikçe yükselecek, bu yükseliş milletimize yarayacaktır!

* * *

Sonra bir seçim oldu, hiç kimsenin beklemediği bir sonuç belirdi.


"Demek ki biz uzayda, başka bir gezegende yaşıyormuşuz. Türkiye’nin ve toplumun hiçbir şeyini bilmiyormuşuz! Demek ki insanlar durumdan, gidişten memnunmuş.

Seçim günü uzay gemisinden paraşütle, hiç bilmediğimiz bir ülkeye indik. Burasının Türkiye olduğunu öğrendik. Ülkenin gerçeklerini, nasıl böyle yanıldığımızı da yakında inşallah öğrenmeye başlayacağız!"

Işte böyle!..
ZG 24.07.07 05.38

Monday, 16. July 2007

Yaşam.....

Yaşam , mezara en çekici ve düzgün formla gidilecek bir seyahat değildir.
Aksine, yalpalaya yalpalaya, bir elde Chardonnay şarap, diğerinde çukulata, vücut bitmiş tükenmiş halde ama çığlıklarla :
Huuuuu, Huuu ne seyahatti be !!!

Wednesday, 9. May 2007

BİR SÖZ

Gelenler korkmayanlardır.. Korkanlar gelmediler...
ÇİN ATASÖZÜ

Saturday, 17. March 2007

Sevgi yaraticiliktir...

Sunday, 11. March 2007

Yaban ördeği veya maymun olmak

Yaşadığımız zamanın bozucu özelliklerinden birinin bireyciliğin kutsanması olduğunu söylemek mümkün. Oluşturulan yeni hayat tarzının esası bir bakıma bu kavram üzerine kuruldu. "Hayat kısa keyfine bak diyorlar." Neoliberaliz-min yaratmak istediği toplum, haksızlığa, eşitsizliğe ve zulme itiraz etmek yerine, kendilerini "kurtarmaya" çalışan ve kendi başlarına gelmedikçe sorunlara seyirci kalan insanlardan oluşan bir toplumdu. Başlangıçta garipsenen "Dayanışma" kavramının parti adına eklenmesi bu bakımdan önemliydi. İlk bölüm bu konuda:

"Öteden beri insanın kendi çıkarını her şeyin önüne almasının ve 'ben' kavramının bir tür 'bencilliğe' varmasının "doğal" olduğu varsayılır ve bu konuda doğadan örnekler verilir. Bu konuyla ilgili olarak şöyle bir deney aktarılır:

Bir maymunu yavrusu ile birlikte bir kafese kapatmışlar ve sonra kafesin iletken olan zeminini ısıtmaya başlamışlar. Zemin ısındıkça iki maymun da önce zıplamayarak ayaklarını yanmaktan kurtarmaya çalışmışlar. Isı biraz daha artınca anne maymun önce yavrusunu kurtarmak için kucağına almış. Ama sıcaklık dayanılmaz hal alıp artık ayaklarını iyice yakmaya başlayınca, yavrusunu yere koyup üstüne çıkmış.

Bu şekilde bireyin kendi çıkarını temel almasını haklı çıkarmak için verilen örneklere karşı, yaban kazlarının veya kargaların kendi içlerindeki dayanışmayı gösteren örnekler de var.

Bir yaban ördeğinin yumurtaları arasına keklik yumurtası da karışmış. Kuluçkaya yatan ördeğin yumurtalarından birçok yavru çıkar ve ördek, onların arasındaki kekliği de sahiplenir. Hep birlikte kırda dolaşırken, yavrulardan birini kapmak isteyen tilkinin saldırısıyla karşılaşırlar. Ama anne ördek, yavrulardan hiç olmasa birini, belki keklik yavrusunu vererek kendi canını kurtarabilecekken, tilkiye karşı koymaya çalışır. Bir tek yavrusunu feda etmektense kendi canını ortaya koyar."

İnsanın atasının maymun olduğu söyleniyor. Ama bakarsanız yaban ördeği olmak bile maymun olmaktan iyi gibi görünüyor!

İkinci aktaracağım yazı bölüm felsefeden: Sizce herşey bölünebilir mi? diye başlıyor:

"Bölünemez derseniz, söyleyeyim, Elea'lı-lar da sizin gibi düşünüyordu. Bazı şeylerin bölünebilir bazı şeylerin bölünemez olduğu fikrini de kabul etmiyorlardı. Parçalara ayrıla-mayan birşey, parçalardan yapılmış olamayacağından bu iki türün tek kökeni olamaz demişlerdi. Herşeyin ardında tek töz varsa, mantıksal olarak değişme saçmalıktır diyordu Ele-alı Parmenides (M.Ö. 510). Bölünür derseniz, yandaşlarınız arasında Tales'i (M.Ö. 600), Pi-tagoras'ı (M.Ö. 525/500), Herakleitos'u (M.Ö. 500) bulacaksınız. Onlarsa, her şeyin başka tek şeyden doğduğunu, tek temel töz bulunmasına karşın şeylerdeki çeşitliliğin kaynağının bu olduğunu, Tek'in çok olduğu sürecin değişme süreci olduğunu ileri sürüyorlar. Par-menides'in öğrencisi Zeno (M.Ö. 489), dünya çoğuldur ve birimlere bölünebilir iddiasını saçmaya indirgeyerek değişmenin olmadığını anlatabilmek için hareket problemini bakın nasıl ele almış.

Bir yarış kulvarı düşünün; uzunluğu x olsun. Herşey bölünebilirse, yarış kulvarı da bölünebilir. Koşucu sonraki noktaya varabilmek için önceki noktayı geçmek zorundadır. Öyleyse kulvarın sonuna, tam yarısındaki noktayı (x/2) geçmeden ulaşamaz; kalan uzunluk da ikiye bölünebilir, benzerlikle kulvarın 3X/4 mesafesinin bitim noktasını geçmeden bitişe ulaşamaz. Kalan mesafe gene ikiye bölünebilir. Her yarılamadan sonra geride bir kalan vardır ve bu kısımda bölünebilir olduğundan bölme işlemi sınırsızdır (x/2+x/4+x/8+ ....). Demek ki yarışçı koşuyu tamamlayabilmek için sonsuz sayıda noktayı geçmek zorundadır. Koşucunun bitiş noktasına vadığını hepimiz bildiğimize göre bunu sonlu sayıda anda (moment), t gibi bir sürede yapmştır. Sonsuz sayıda nokta sonlu zaman miktarında nasıl aşılabilmiştir? Buna dayanarak Zeno, hareketin dolayısıyla değişmenin açık bir tanımının bulunmadığını, çokçu dünya anlayışının çözümsüz saçmalıklara indirgendiğini ileri sürüyor. Elea, okulunun iddia ettiği gibi hareketin bir yanılsama olduğunun kabul edilebileceğini söylüyor.

Hegel'in, "diyalektik Zeno ile başlar" dediği ve Engels'in Anti-Dühring'te "hareket çelişkidir" diye yazdığı dikkate alınırsa problem üzerinde önemle düşünmeye değer."

OM (Alintidir)

Wednesday, 7. March 2007

Nasil baktigina bagli..

Wednesday, 28. February 2007

Çerez tabağı teoremi-1

Galatasaray Lisesi'nden bir arkadaşım hâlâ evlenemedi.
Geçenlerde "Yeter artık. Evlen de çoluk çocuk sahibi ol" dedim.
Aşağıdaki teoriyi aktardı:
Bir kuruyemiş tabağı kalabalık bir grubun önüne geldiği zaman
sırasıyla
önce antepfıstıkları, ardından bademler, sonra fındıklar gider. En sona
beyaz ve sarı leblebiler kalır.

Eğer belli bir yaşa kadar evlenmemişsen de durum farklı olmaz. Ya
kalan leblebiler ve ayçekirdekleri ile idare edersin, ya da olur a bir
fıstık bulurum diye tabağı karıştırır durursun..

Çerez tabağı - 2

Geçen hafta bir türlü evlenemeyen bir arkadaşımın, ileri yaşta
evlenmekle, çerez tabağı arasındaki benzerliği anlatan görüşlerini aktarmıştım.

Ben tabakta en sona kalanların sarı ve beyaz leblebiler olduğunu söylemiştim.
Arkadaşım, aynı tabakta ucu açılmamış kabuklu şam fıstıkları da kalır.
Herkes bir eller, bakar ama kimse açmaya cesaret edemez, tabağa geri
bırakır. Onlara ulaşmak cesaret ister. Dişine güveneceksin kıracaksın
ki, içinde gizlediği lezzete ulaşabilesin. Ama risklidir, dişini
kırabilirsin." dedi
haklı.......

Şairin dediği gibi: "Daha ne güzellikler vardı derinlerde. Bazen korktuk..
Bazen gücümüz yetmedi."

Tuesday, 27. February 2007

Bir söz

"Akıl hiçhir şey göstermedi bana. Bütün gördüklerimi yürek verdi, yürek gösterdi." Tolstoy

Tuesday, 13. February 2007

Las meseles del hükümet

Biliyorsunuz bizim Sefarad yurttaşlarımız, 1492’de İspanya’dan göç etmiştir ve hâlâ o zamanın İspanyolcasını konuşurlar.

Bu lisana da “Latin”den gelen “Ladino” denir.

Yüzyıllar içinde İspanyolca çeşitli değişimlere uğradığı için, Cervantes dönemi İspanyolcasının nasıl olduğunu merak eden bir grup İspanyol bilim adamı İstanbul’a gelmiş ve buradaki Sefarad yurttaşlarımızla konuşmaya başlamışlar.

Söz bir ara dönüp dolaşıp siyasete gelmiş. Hükümeti sormuşlar. Bunun üzerine yüzyılların acı tecrübelerine sahip bir Sefarad kardeşimiz yarı Türkçe yarı İspanyolca:

“Las meseles del hükümet, no mos karışıyamos!” demiş.

.....

“Herifçioğlu St. Michel’de koyuvermiş sakalı / Neylesin bizim köyü, nitsin Mahmut Makal’ı” dizeleri var ya

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

May 2024
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 
 1 
 2 
 3 
 4 
 5 
 6 
 7 
 8 
 9 
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7152 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog