pen36 header icon36

SHARKI ve SHIIR

Monday, 23. May 2005

MENDILIMDE KAN SESLERI

Her yere yetisilir
Hiçbir seye geç kalinmaz ama
Çocugum beni bagisla
Ahmet Abi sen de bagisla
Boynu bükük duruyorsam eger
Içimden öyle geldigi için degil
Ama hiç degil
Ah güzel Ahmet abim benim
Insan yasadigi yere benzer
O yerin suyuna, o yerin topragina benzer
Suyunda yüzen baliga
Topragini iten çiçege
Daglarinin, tepelerinin dumanli egimine
Konyanin beyaz
Antebin kirmizi düzlügüne benzer
Gögüne benzer ki gözyaslari mavidir
Denize benzer ki dalgalidir bakislari
Evlerine, sokaklarina, kösebaslarina
Öylesine benzer ki
Ve avlularina
(Bir kuyu halkasiyla sikistirilmistir kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynasi alim-satimina belki)
Ve bir gün birinin adres sormasina benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcinin cam kesmesine, dülgerin rende tutmasina
Öyle bir cigara yakimina, birinin gazoz açmasina
Minibüslerine, gecekondularina
Hasretine, yalanina benzer
Anisi issizliktir
Acisi bilincidir
Biçagi gözyaslaridir kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutusun vardi eskiden
Dirsegin iskemleye dayali
-- Bir vakitler gökyüzüne dayali, derdim ben --
Cigara paketinde yazilar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenberi
Ve bir kasin yukari kalkik
Sevmen acele
Dostlugun çabuk
Bakiyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dedigimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
Istasyonlari dolasirdik bir bir
O zamanlar Malatya kokardi istasyonlar
Nazilli kokardi
Ve yagmurdan islandikça Edirne postasi
Kil gibi ince Istanbul yagmurunun altinda
Esmer bir kadin sevmis gibi olurdun sen
Kadinin ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofrani kurardi
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardi
Cezaevlerine düssen cigarani getirirdi
Çocuklar dogururdu
Ve o cocuklarin dunyayi düzeletecek ellerini islerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzlugu yatistir
Diyecegim su ki
Yok olan bir seylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanisli ki simdi
Hayalsiz yasiyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadinlar, erkekler
Trenler tiklim tiklim
Trenler cepheye giden trenler gibi
Isçiler
Almanya yolcusu isçiler
Kadinlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su siseleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak agaç gibi yanlis yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dagilmis pazar yerlerine benziyor simdi istasyonlar
Ve dagilmis pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli degil
Bir caz müzigi gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kisa
Iste o kadar.

Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Dis degil, tirnak degil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.


EDİP CANSEVER

Sertab

Bugünlerde yine Sertab dinliyorum.

"Kırılmasın diye durur kalbim
Usul usul bedeni aşar aşk
Aşk ölmez insan ölür"

Acaba şarkı mı güzel,
yoksa Sertab'ın kadife sesi mi
onu güzel kılıyor ?

Saturday, 21. May 2005

Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar

Bu öykü Malkara köylerinden alınmış olup belli bir kişinin dilinden yazıya geçirilmiş değildir. Çevrede herkes tarafından bilinen bir öyküdür. Söylentiye göre, çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep'i köylerindeki bir düğünde aşırı (yabancı) köylerden gelen Ali isimli bir genç görür. Ali Zeynep'i çok beğenir ve köyüne döndüğünde kızın babasına hemen görücü gönderir. Zeynep'i Ali'ye verirler. Kısa bir zaman sonra düğünleri olur. Ali, Zeynep'i alıp aşırı köyüne götürür.

Zeynep'in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece çeker. Bu kadar uzak olduğundan dolayı Zeynep, anasını babasını ve kardeşlerini tam yedi yıl göremez. Bu özlem Zeynep'in yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır. Köyün büyük bir tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi köyüne doğru dönüp için için kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemini gidermeye çalışırmış.

Oysa kocası, Zeynep'in bu özlemine pek aldırış etmez. Kaldı ki eski sevgisi de pek kalmadığından kendini fazlaca horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda bu özlem ve kocasının horlaması Zeynep'i yataklara düşürür.

Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep'in düzelmesi için, köyden gelip gidenler de anasının babasının çağrılmasını salık verirler. Başka çare kalmadığını anlayan Zeynep'in kocası da anasına babasına haber vermeye gider. Altı gün altı gecelik bir yolculuktan sonra bir akşam üstü Zeynep'in anası babası köye gelirler, Zeynep'i yatakta bulurlar. Perişan bir halde Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır. Aynı türküyü anasına babasına da söylemeye başlar. Çevresindeki bütün köy kadınları duygulanıp göz yaşı dökerler. Annesi fenalıklar geçirir ve bayılır.

Zeynep hasretini giderir, giderir ama artık çok geç kalınmıştır. Bir daha onmaz, sonu ölümle biter. Herkes Zeynep için göz yaşı döker. İşte o gün bu gündür bu türkü ayrılığın türküsü olarak söylenip durur.
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim

Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse
Kardeşlerim yolları bilse de gelse

Uçan da kuşlara malum olsun ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı hem köyümü özledim 



Kaynak:
Türk Halk Müziği ve Oyunları,
Sayfa 164, Cilt 1 Sayı 4 Yıl 1 - 1982

Thursday, 19. May 2005

...

SEVGİ DUVARI

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can YÜCEL


Aşk olsun sana Can Baba, aşk olsun...

PORNO

boybos tamam ağzı bütün diş
tevahür bir kadın bol memeli
hayli genç kız dudağı çiğnemiş
çok erkek ağzına girmiş dili
yüksekkaldırım'da fahişeymiş
şaşı mustafa'nın yalancısıyım

hüneri dört kişiyle sevişmekmiş
ikisi kadın olacak ince belli
yok canım yoksulluktan düşmemiş
yaradılışı kahpe ruhu işveli
galiba hiç kimse başedememiş
şaşı mustafa'nın yalancısıyım

gözlüklü bir velet aklını çelmiş
şiir meraklısı biraz fakülteli
artık sabah akşam yolunu gözlemiş
mübarek kadın değil gözyaşı seli
gelince sanki oğlunu severmiş
şaşı mustafa'nın yalancısıyım

anlayamadım gitti bu nasıl iş
bre bunlardan hangisi deli
hangisi hangisinin kanına girmiş
kim kimin neresine kilitli
bu filmi kim yazmış kim çevirmiş
şaşı mustafa'nın yalancısıyım

Atila ilhan

Tuesday, 17. May 2005

Bitme

-Suna için-

Bitme, bak, içtim, yürüdüm, kederlendim
Denize girdim, üşüdüm, sana geldim.

Düş bitmeden sen bitme.
Bitmeden sevgi gitme…

Bitme! Bak, koştum, savruldum, hep örselendim.
Cıgara ziftlendim, ille de seni sevdim.
Uzaklarda öyle çok kederlendim.

Günler bitmeden bitme.
Bitmeden hasret gitme…

Bu yangın geceler, bu intihar.
Gidersen paramparça yüreğimde ağıtlar!
Bu dolunay gecenin göğsünü yarar.
Benim göğsümde de sana geniş bir yer var.

Düş bitmeden sen bitme.
Bitmeden sevgi gitme...

Yılmaz Odabaşı

( Bu senin için kürdün kızı...)

Çekip gidene

Gitti.
Ayrıldı aramızdan o.
Son kez bakıştık el sıkışmadan.
Usulca kapandı arkasından kapı.
Unuttuk.

Ne bir ses,
Ne bir anı.
Ne elimizden tutmuş olması bir zamanlar,
Ne de yürümüş olması önümüzde
   açıp göğsünü
      türküler söyleyerek.

Gitti o.
Silindi gölgesi evimizin önünden.
Ve daha o an,
Unuttuk.

Nede olsa biz,
İş güç sahibi adamlardık.

M. Ender Öndeş,  1988

Monday, 16. May 2005

Bir Liseli Silüeti

-irem için-

Hayat hattında acemi tayfalardık.
Ne avunduk sevinç müsveddeleriyle;
aşktan ikmale kaldık...

Bak her sabah bağıran yeni sabaha,
artık iklimler değişmiş, kuşlar da gitmiş,
tenimde eski ateş, gözlerimde fer bitmiş;
heybetli dağlar arasında
göğümde yıldız yitmiş...

Sen
hâlâ
anılarımın
en
beyaz
yanısın.
Sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın
yarısısın...
Sen, sağanakla gelen sabahlarda çok eski…
Çok eski bir şarkının adısın.

Daha adamlar şehirlere otomobillerle,
geceler anılarla birlikte gelir.
Silûetin giderek uzaklaşır, düşler de kilitlenir
ve efkârım bir yaralı ayrılıktan beslenir.

Kimse bilmez,
yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi?
Olsun,
4 yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi!

Çünkü sen, buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın
yarısısın...
Sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski…
Çok eski bir şarkının adısın.

Yılmaz Odabaşı


(2 kelimesini değiştirdim bu şiirin,kimse bana kızmasın en başından özür dilerim...)

Sunday, 15. May 2005

Adem Oglu

Miskin Adem oglani,nefse zebun olmusdur
Hayvan canavar gibi,otlamaga kalmistir

Hergiz ölümün sanmaz,ölesi günin anmaz
Bu dünyadan usanmaz,gaflet önin almisdur

Oglanlar ögüt almaz,yigitler tevbe kilmaz
Kocalar taat kilmaz,sarp rüzigar olmustur

Begler azdi yolundan,bilmez yoksul halinden
Çikti rahmet gölünden,nefs gölüne dalmisdur

Yunus sözi alimden,zinhar olma zalimden
Korkadurin ölümden,cümle dogan ölmüsdür.
.
Yunus Emre

Saturday, 14. May 2005

TUTUKLU

Tutsak olacağını bilerek
yine bu sabah
demirparmaklıktan içeri
usulca sızdı
güneş

Yasaklanınca görüş gününde
çiçek getirilmesi
arka duvarın dibinde
sarmaşık tohumu
dikmiş annem

Oysa el bile
sallayamamıştım ona
kuyrukta saatlerce bekleyip
doldurduğu içme suyunu
dökerken ardıma

SUNAY AKIN

(ilk günümdü bu sitede,ilk günde güzel bir Sunay AKIN şiiri ile başlamak istedim.Umarım iyi yapmışımdır...)

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

April 2025
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 1 
 2 
 3 
 4 
 5 
 6 
 7 
 8 
 9 
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
 
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7496 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog