pen36 header icon36

ya$ayarak

Saturday, 23. July 2005

ANLAT DA DENİZİ GÖREYİM

Tarla, eteğindeymiş bir dağın. Adam, yürümeyi yeni öğrenen oğlunu da çalışmaya giderken yanında götürmeye başlamış. Çocuk, ağacın gölgesinde otururken tarlada çalışan babasını izliyormuş gün boyu. Babanın umudu, oğlunun da büyüdüğünde evin tek geçim kaynağı olan tarlayı ekip biçmesiymiş. O da aynı ağacın gölgesinde otururken, babasını gözlemleyerek öğrenmiş bu işleri... Çocuk konuşmayı öğrendiğinde, su içmek için ağacın gölgesine gelen babasına sormuş bir gün: "Baba deniz ne demek?" Adam şaşırmış! Dağların arasında doğan çocuğuna başlamış denizi anlatmaya... Ertesi gün çocuk yine aynı şeyi istemiş babasından: "N'olur baba, denizi bir kez daha anlatsana!"

Yıllar geçmiş aradan. Çocuk büyümüş koca adam olmuş. Babasından öğrendiklerini tarlada sürdürürken susayıp ağacın altına gelmiş, sıcak bir yaz gününde... Ağacın gölgesinde yaşlı bir adam oturuyormuş. Adam, elleri, yüzü tarlaya benzeyen yaşlıya sormuş: "Baba, hadi, bana denizi anlat!" Bir gün adam, yıllarca kendisine denizi anlatan babasının yanına gelmiş ve ilk kez yanına oturmadan elini uzatmış: "Hadi kalk baba, bugün denizi anlatmayacaksın bana. Çünkü denizi görmeye gidiyoruz!" Saatler süren uzun bir yolculuktan sonra denizin kıyısına gelmiş baba, oğul... Dalgalar pantolon paçalarını ıslatıyormuş her ikisinin de... Öylece susup denize bakıyorlarken çocuk bozmuş sessizliği: "Baba, deniz nerede? Anlat da göreyim!"

(Sunay Akin'in Hey gidi Kazım Koyuncu!.. adli yazisindan alinti )

Thursday, 21. July 2005

ÇAĞRI

Orospu denen yurttaşlarım;

Siz ki, bu bozuk düzenin en çilekeş, en bozuk ta-
kımındansınız; siz ki, bu para çarkının cinde kadınlığı, 
analığı paralanmış analarsınız, kadınlarsınız, sizi bu
yollara koşan düzenin başdüzenbazı Amerika'nın ve-
letlerine ...dirmeyin kendinizi!...

Siz ki, adı sermaye'ye çıkmış ağır işçilersiniz, sizi
insanlığınızdan, kişiliğinizden, sevginizden yabanlaş-
tıran başsermayeci Amerikan oğlanlarıyla, milyon
verseler, oynaşmayınız, yatıp kalkmayınız!

Sizin için geliyorlarmış, bazı tabii ihtiyaçlarını gider-
mek için geliyorlarmış buraya!.. 1946'da o Missourri
ecderhasının ağırlanışında, Abanoz sokağı Coni'lerin
şerefine baştanbaşa badana ettirile beri, hep sizi
sürüyorlar öne!.. Oysa Amerika sade sizleri değil,
madenlerimizi, pamuklanmızı, davarianmızı, petrolü-
müzü, zeytinlerimizi, tütünümüzü, dağımızı, taşımızı,
göğümüzü, geçmişimizi, geleceğimizi, herşeyimizi, ve
hepimizi düzüyor!..

Duydunuz mu, bilmem, bir Hanım Ağa'nın Sultasında
inliyen Gollüce Köyünde, 18'inde bir kadıncağız, ku-
cağında bebesi, duydunuz mu? gazeteciye ne dedi? N'iş-
liyeyim? dedi, kendimi mi satayım? dedi...

O kadıncağızın namusu uğruna, yani sizin yitirdiğiniz
insanca yaşantının anısı uğruna, n'olur, orospu denen
sevgili yurttaşlarım, boykot edin Amerikalıya!.
Yatmayın Amerikalıyla! 
Milyon verseler, yatmayın! Defedin onlan kapınızdan!
Defedin ki onları, kırmızı bilmemneli balmumuyla yurdu-
muza, yuvamıza o Vietnam cellatlarım davet edenler
utansınlar, arlansınlar, kızarsın yüzleri! Ama belki de
onlar yüzlerinin kızarmasını da komünistlik belledikleri
için, oralı olmıyacaklardır!. Ama aslında onlar buralı
değil, oralı... Oysa siz halis- muhlis buralısınız, yurt-
taşımızsınız, ağır - işçilerimizsiniz, çilekeşlerimiz-
siniz, sizler uğradığınız bunca kahıra rağmen,
aldığınız soluğun, yediğiniz somunun, bu güzelim
yurdun kadrini bilirsiniz!..
Dayanın bre, kardeşler, n'olur, yanaştırma-
yın Amerikalıyı yanınıza, milyon verseler, yanaştırmayın
Amerikalıyı yanınıza!..

18 Şubat 1969
(Can Yücel)

Monday, 11. July 2005

Universiade 2005, İzmir

Dünyanın en büyük spor organizasyonlarından birisi olan 23. Universiade, 11 Ağustos 2005 Perşembe günü Atatürk Stadyumu’nda dev bir gösteri ile açılıyor.

Oyunlara 170 ülkeden 8 bin dolayında sporcunun katılımı bekleniyor. Katılımcı, teknik heyetler ve yakınları ve izleyicilerle birlikte İzmir, 30 bin civarında konuğu ağırlamaya hazırlanıyor.

Ancak medyamız bu büyük Organizasyon İstanbul dışında yapılıyor diye sessiz kalıyor.

Sanki bir tek İstanbul bu ülkenin şehri.

???

Sunday, 10. July 2005

bağış

Saturday, 9. July 2005

Kaç hâkim, kaç savcı, kaç hoca var?

RİVAYET edilir ki, Sovyet Rusya diktatörü Stalin'e "Aman Papa'yla aramızı bozmayalım, Vatikan'la iyi geçinelim!" demişler, Stalin sormuş:
"Papa'nın kaç askeri var?"
Bizim bazı iktidarlar da, ülke sorunlarına bu açıdan bakarlar, AKP de bunlardan biri...
***
ÜNİVERSİTEYİ karşına alacaksın,YÖK Başkanı'yla çatışacaksın, Yargıtay, Barolar Birliği'ne, Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu'na bildiri yayımlatacaksın...
Bunun Stalin'in yaklaşımından farkı nedir?
Öyle ya, kaç hâkim var, kaç savcı var, kaç avukat var, kaç üniversite ve öğretim üyesi var, ben oyumu alır, iktidara gelirim, dersen mesele yok!
Ya da, mesele yok, sanırsın...

Oysa asıl mesele bundan sonra başlar.

Hasan Pulur Milliyet(alinti)

Tuesday, 5. July 2005

Hayat dair dersler: ders III

Pazarlamacı, şef sekreter ve personel müdürü bir öğlen paydosunda lokantaya doğru yürümektedirler. Parktaki banklardan birinin üzerinde sihirli bir lamba bulurlar.
Lambayı ovarlar ve gerçekten de lambadan cin çıkar. "Aslında kişiye 3 dilek hakkı veriyorum ama sizler üç kişi olduğunuz için hepinizin birer dileğini gerçek yapacağım" der cin.
Şef sekreter arsızca atılarak "önce ben" diyerek sıranın önüne yerleşir. "Bahamalarda, muhteşem bir sahilde tatil yapmak istiyorum. Tatilim hiç bitmesin ve hiçbir dert hayatıma girmesin" diye dileğini ifade eder.
Ve hoop, ortadan kaybolur.
Şimdi de pazarlamacı atılır ve "şimdi sıra bende" der.
"Hayallerimdeki kadınla Tahiti sahillerinde Pina Colada içmek istiyorum" der ve hoop, o da ortadan kaybolur.
"Şimdi sıra sende" der cin Personel Müdürüne.
Personel Müdürü kol saatine kısa bir göz atar ve
"İkisini de öğleden sonra işlerinin başında görmek istiyorum" der.
3. hikayeden çıkartılacak ders:
Üstünüz olan birinin her zaman için önce konuşmasına izin verin.

Monday, 4. July 2005

Hayat dair dersler: ders II

Aracının direksiyonuna geçip kiliseye gitmek üzere yola koyulan rahip yolda yürümekte olan bir rahibeye rastlar.
Aracını durdurur ve kiliseye kadar onunla gelmek isteyip istemediğini sorar. Kadın arabaya biner ve bacak bacak üstüne attığında bacaklarının güzelliği ortaya çıkar.
Rahibin gözü kayar ve bakayım derken kısa bir süre için aracın kontrolünü kaybeder. Aracı tekrar kontrol altına aldıktan sonra sağ elini rahibenin bacağı üstüne koyar.
Rahibe ona bakar ve şöyle der: "Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz ?"
Utançtan kıpkırmızı olan rahip derhal elini çekerek rahibeye özürlerini sıralar. Bir müddet sonra aklı tekrar karışır ve rahibenin bacağına tekrar dokunur vites değiştirme bahanesiyle ve rahibe aynı soru ile karşılık verir : "Rahip 129. ayeti hatırlıyor musunuz ?"
Utancından yine kızaran rahip elini çeker ve "afedersin kardeşim, insanoğlu zayıf düşebiliyor" der.
Kiliseye vardıklarında rahibe arabadan iner ve tek kelime söylemeksizin, ancak çok manalı bir bakış fırlatarak kaybolur. Rahip aceleyle içeriye koşturur ve bir İncil alarak 129. ayeti açar okumak için 129. ayet şöyle demektedir:
İleriye gidiniz, daha yukarlarda arayınız. Orada güzellikler bulacaksınız.
2. hikayeden çıkartılacak ders:
Görev alanınızla ilgili her zaman bilgili olun, aksi taktirde fırsatları kaçırabilirsiniz.

Sunday, 3. July 2005

Hayat dair dersler: ders I

Adamın biri tam duşa girmek üzeredir ve karısı da duşunu almış olarak kabinden çıkmaktadır ki, kapının zili çalar.
Kapıya kimin bakacağı konusunda ufak bir tartışma sonrasında kadın pes eder.
Üzerine bir havlu alarak merdivenleri aşağı iner ve kapıyı açar. Gelen eşinin arkadaşı Nick'tir.
Kadın daha selam veremeden Nick "havlunuzu üzerinizden yere düşürürseniz size anında 300$ veririm" der.
Kadın bir müddet tereddüt eder, ancak havlunun düğümünü açarak havlunun düşmesini sağlar.
Nick ona bakar ve 300$ verir ve söze devam eder:
"Antrede doğabilecek ufak bir tensel yakınlık için size 500$ daha verebilirim, hem de derhal" der.
Önce şaşkın, fakat daha sonra adrenalinin verdiği heyecan ve alacağı para ile yapabileceklerinin anlık hayaliyle kısa bir duraksamadan sonra kabul eder.
Yaşamış olduğu olayın ve kısacık bir süre içerisinde edinmiş olduğu ufak servetin heyecanıyla merdivenleri yukarı çıkarak banyoya geri döner.
Hala duşta olan eşi ona kimin geldiğini sorar. "Arkadaşın Nick" diye cevap verir kadın.
"Çok iyi, ona borç verdiğim 800$'ı getireceğini söylemişti, onu getirdi o zaman."
1. hikayeden çıkartılacak ders:
Eğer bir ekipte çalışıyorsanız bilgiyi saklamayın, paylaşın.
Karar mekanızmasında belirleyici olabilir.
Böylece yanlış anlaşılmaların ve dışarıya karşı kötü duruma düşmenin önüne geçebilirsiniz.

Delikanlı, genç kıza:

- Asıl "canlı bomba" sensin, diyordu; şu farkla ki, beni bakışlarınla paramparça ederken, kendine bir şey olmuyor.
Genç kız da, delikanlıya:
- Sen de, diyordu; bana bakarken bir "koruma görevlisi"ne benziyorsun; şu farkla ki, fişek atmak için durmadan nişan alıyor, bir türlü çekemiyorsun tetiği...
Sonra oğlan:
- Peki, et beni paramparça, dedi.
Kız da:
- Peki, dedi; çek tetiği at fişeğini...
Bum bum bum... İki kişilik bir kargaşa ve müthiş bir eylem oldu.
Neyse ki kimse görüp duymadı...

Cetin Altan(Elemtere fiş, kem gözlere şiş...)

Saturday, 2. July 2005

Memleketimden manzaralar 0207

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

April 2025
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 1 
 2 
 3 
 4 
 5 
 6 
 7 
 8 
 9 
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
 
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7496 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog