pen36 header icon36

CiDDi CiDDi

Tuesday, 29. March 2005

''ORMANCI''NIN ÖYKÜSÜ

En yakın arkadaşı Gevenes Köyü Muhtar'ı Tevfik Cezayir'i, Belen Kahvesi'nde kazara vurarak ölümüne neden olduktan sonra Muğla yöresinin en ünlü türkülerinden olan ''Ormancı''ya, ''Bay Mustafa'' lakabıyla konu olan Mustafa Şahbudak (83), vefat etti.

''ORMANCI''NIN ÖYKÜSÜ
Gevenes Köyü'nde 1922 yılında dünyaya gelen Mustafa Şahbudak, ağa çocuğudur. Köy Muhtarı Tevfik Cezayirli, Mustafa'nın en yakın arkadaşıdır.
Bu ikili her akşam köy kahvesinde ''dama'' maçı düzenler, iddialı ve dostça yapılan bu karşılaşmalar, kahvehanedekiler tarafından ilgi ile izlenir.
1946 yılının bir Temmuz gününde, Mustafa Şahbudak ve Muhtar Tevfik Cezayirli, yine dama tahtasının başına otururlar. Oyunun yarısında ''Sarı Memet'' lakaplı Orman Memuru Mehmet İn, çıkagelir. Mehmet, sarhoştur. Bir gün önce, komşu olan Çiftlik Köyü'nde yangın çıkmıştır. 1946 seçimlerinin evrakı Yatağan'a gönderilecektir. Seçim evrakını Yatağan'a, köy bekçisinin götürmesi zorunludur. Ormancı ise, yangın evrakının bir an önce ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan ister. Muhtar Cezayirli, ''Olmaz, daha acil olan seçim sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor. Bekçiyi gönderemem'' diye cevap verir. Bunun üzerine ormancı ile muhtar arasında tartışma başlar. Muhtar Tevfik Cezayirli, ''Ayıp ediyorsun Mehmet, bize müsaade et'' der. Ormancı kahveye geri döner, dama masasını bir yumruk atar. Mustafa Şahbudak, bu davranışa tahammül edemez ve ormancıyı tokatlar. Olayın büyüyeceğini anlayan köylüler, ormancıyı sakinleşmesi için kahvenin arka tarafına götürürler. Ormancı bağırarak küfürler savurmaktadır. Küfürler Mustafa Şahbudak'ın tahammül sınırını daha da zorlar. Şahbudak, yerinden kalkar, ormancının üzerine yürür. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp Mustafa Şahbudak'ı kolundan yaralar. O zaman, Mustafa Şahbudak ormancıyı korkutmak için, belindeki tabancayı çıkarır, yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının ikinci kez kama vurmaması için elini tutar. Fakat, Mustafa tetiği çoktan çekmiştir...
Ormancı Mehmet İn, bunun üzerine kaçmaya başlar. Mustafa Şahbudak kaçmasın diye, bir el daha ateş eder. Bu ateş de öldürmek için değil, kaçmasına engel olmak içindir. İkinci atışta Mehmet İn, yere düşer. Arka cebinde tabaka olduğu için, ona bir şey olmaz. Ama, Mustafa Şahbudak, kaza kurşunu ile dostu Tevfik'i vurmuştur.
O günlerin imkansızlıkları içerisinde Tevfik'i, tahta bir sal üzerinde köyden 23 kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet Hastanesi'ne götürürler. Tevfik, çok kan kaybetmektedir. Mustafa, Doktor Veli Bey'e, ''Babamın selamı var, bu adamı iyileştir'' diye yalvarır. Doktor Veli Bey, ''O ölecek, önce senin kolunu saralım'' diye yanıt verir. O sırada Tevfik eliyle işaret edip Mustafa'yı yanına çağırarak, ''Ben ölüyorum, hakkını helal et'' dedikten sonra can verir.

Yıllardır her şeyi unutmaya çalışan Mustafa'ya bir gün arkadaşları, Tahir Usta adında bir değirmenciden bahsederler. Bu değirmenci, annesinin akrabasıdır. Değirmenci Tahir Usta aynı zamanda türkü de bestelemektedir. Gevenes Köyü'nde yaşanan bu acı olay, Tahir Usta tarafından bestelenmiştir. Düğünlerde okunan, herkesin diline düşen türkü, ORMANCI'dır...

Tuesday, 15. March 2005

Çinli filozof Chang Ying Yue'dan;

"Her kim gün boyunca bir arı kadar aktif, bir boğa kadar güçlü, bir at kadar çalışkan olduğu halde, akşam olunca, bir köpek kadar bitkin ise bir veterinere görünmelidir.

Çünkü, bir eşek olması, kuvvetle muhtemeldir!"

...

KÖTÜ bir alışkanlıkla her sene bugünlerde Atatürk'ün çıkageldiğini´düşünürüm. İşte yine atının üzerinde, başında kalpağı, arkasında İsmet Paşa ve devrim arkadaşları ile gözüktü.

Türkiye'yi yönetenler ters yöne doğru kaçtılarsa da, kaçmanın yararı olmayacağını düşünüp,
geniş bir daire çizerek karşılama yerinde sıraya girdiler ve hep bir ağızdan 'Hoşgelişler ola, Mustafa Kemal Paşa' yı söylemeye başladılar.

Mustafa Kemal, İsmet Paşa'nın kulağına eğilerek:

'Sanki bir kabahatleri varmış gibi geldi bana İsmet' dedi.

İsmet Paşa 'İmtihan mahiyetinde Cumhuriyet'i soralım bakalım duruyor mu?' önerisinde bulundu ve Atatürk sordu:

'Cumhuriyet durmakta mıdır?..'

'.........!'

Gazi, aradan kafası gözükene işaret ederek:

'Sen okuldan kaçtın da terzi yanında çalışıp, akşamları tango dersine mi gitmektesin...'

'Hayır Atam ben Ali Babacan, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı...'

'Söyle bakalım Cumhuriyet durmakta mıdır?..'

'Şükürler olsun Atam... IMF ile ekonomiyi istikrarla yürütüp, AB
şartları dahilinde kanunlar yapılmış olup, ABD stratejisi kapsamında dış politika ile ileri bir seviyeye....'

'........!'

Gazi en önde durana dönerek:

'Sen kimsin, Samanpazarı esnafından mı?...'

'Ben Unakıtan'ım Atam...'

'Değirmenci mi?..'

'Hayır Atam Maliye Bakanı Kemal Unakıtan... Allah'ın izni ile Türk Lirası'ndan altı sıfır atacağız, bunun çalışmaları tamamlanmış olup...'

Gazi, İsmet Paşa'ya dönerek:

'Altı sıfır attıktan sonra da yine paraları kalacak demek ki...'

Gazi, kabineyi boy sırasına tersten koymuş, böylece en arkaya düşmüş Başbakan'ı zar-zor bularak:

'Cumhuriyet'in durumu nasıldır Başvekil?...'

'Şükürler olsun enflasyon tek haneye düşmüş, hamdolsun ki faizler inmiş, Allah'ın izni Peygamber'in kavliyle duble otoyollara başlanmış, cemil cümle ermiş zatların yüzü hürmetine
istikrar sağlanmış, el lezine el kavmin el fusuretel dünya, minel
mevtin kabrül alemin.....'

Gazi yanındaki arkadaşlarına:

'Başvekil sanki ilahiyattan mı ne?..'

'İmam...'

Sonra İsmet Paşa'ya dönerek:

'Bizim Cumhuriyet'in bir tek ortasındaki 'hu'su kalmış İsmet, gidelim buralardan...'

Wednesday, 16. February 2005

MAO'NUN 'KEHANETİ'

Bu yanıyla uluslararası göç hareketinin, kapitalist sistemin merkezlerini sıkıştıran olumlu bir barbarlık dönemini 'müjdelediğini' düşünenler de var. Antonio Negri, "Dünyanın üzerinde bir hayalet dolaşıyor, Marx bu hayaletin komünizm olduğunu söylemişti. Bugün ise dünya üzerindeki hayalet göçlerdir ve bence göçmenler, İmparatorluğu istila eden 21'inci yüzyılın yeni 'barbarlarıdır'. Ancak bu olumlu bir 'barbarlıktır'... Oturup bu yeni istilacı 'barbarların' sonsuz yollarından yeni bir hareket tarzını nasıl oluşturacağımızı düşünmeliyiz" diyor. (İsmet Kayhan'ın röportajı, Cumhuriyet Kitap, 19 Eylül 2002)
Biraz naif görülebilir ama insan düşünmeden edemiyor: Acaba, Mao'nun kırlardan kentleri kuşatma esasına dayanan halk savaşı teorisi, bir başka soyutlama düzeyinde gerçeklik mi kazanıyor? 'Dünyanın köylüleri', metropolleri evrensel ölçekte kuşatmakla kalmayıp içerden ele mi geçiriyor? Malum, toplumsal hayatın gerçeği, yaşanıp tarih olduktan sonra anlaşılır.
Dönüp bir kez daha Türkiye'ye bakarsak... Yoksunluğun ve dışlanmışlığın köşeye sıkıştırdığı kalabalığın akabileceği kanalların sayısı çok değil.
Suçun karanlık tünellerine sapmak...
Kalpsiz bir dünyaya karşı tevekkülün 'huzuruna' sığınmak...
Ya da birikmiş öfke ve nefreti aklın ve iradenin siyasi tepkisine dönüştürmek. Yani Negri'nin de "oturup düşünmeliyiz" dediği şey
.

Adnan Bostancıoğlu

Saturday, 12. February 2005

yine bir söz

Hayat ne dipsiz bir kuyu, ne de dar bir sokaktır
Değişik yollar vardır, Hepsi sevgiye çıkar
Senin yolun çıkmıyorsa gitmiyorsun demektir ( anonim ?)

yine bir soru

Kadınların bedensiz bir kafaya aşık olma potansiyeli, erkeklerin kafasız bir bedene aşık olma potansiyelinden daha mı yüksek acaba?

Monday, 7. February 2005

Müslüman mahallesinde solculuk yapmak mı?

Geçen hafta, Yeni Şafak gazetesinde Fehmi Koru, ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Alper Taş'ın kongre konuşması vesilesiyle "Sol, Marksizm'den uzaklaştıkça dine ve dindarlara yaklaşabilmiştir" diye yazdı.

Oysa Marksist olduğunu bildiğim Alper Taş'ın "namaz kılanlar da partiye gelmeli" şeklindeki sözleri hem kendi politik duruşu hem de ÖDP kimliğiyle tamamen tutarlıdır. Cemevine giden bu partiye üye oluyor da, camiye giden olmuyor mu? Elbette oluyor.

Sağcılar hep solcuların dine imana düşman olduğunu söyler; aslında solcuların bir kısmı da, din sorununu hep Marx'ın "din bir afyondur" aforizmasını ezberden tekrarlayıp hallettiklerine inanmışlar ve dinsel akideleri kendilerine rakip olarak görmüşlerdir.

Neden?

Çünkü kitleler din afyonuyla uyutulurmuş ve kolayca sömürülürmüş! Oysa Marx bu benzetmesini yaptığında, yaşadığı çağda, afyon bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Yani hastaların acısını dindiren bir ilaç; ve bu bakımdan basitçe bir ihtiyacın karşılanmasıdır.

İkincisi felsefi materyalizme bağlı solcuların sanki manevi değerlerden uzak durduğu ve maddiyatçı olduğu sanılır. Bu da çok saçma bir düşüncedir. Solcu olabilmek için her şeyden önce vicdan sahibi olmak lazımdır. Adalet, özgürlük, eşitlik, hakkaniyet... bütün bunlar vicdan sahibi insanların savunduğu manevi değerler değil midir? Marksist materyalizm ise tam da bu değerleri yücelten bir dünya görüşüdür.

Asıl sorun demek ki ahlaki değerlerin özünü oluşturan; "hırsızlık yapma, yetimin malına dokunma, tartıda adaletli ol, çocuklara şefkatli davran" diyen bir inanç sistemini (ki bu islamiyet, hıristiyanlık, budizm ya da ateizm olabilir) benimsemiş insanlarla nasıl beraber olunabileceği sorunudur.

Aksi halde; Kuran'ı istediğin kadar hatmetmiş ol, ama IMF ile yetimin hakkına el atıyorsan, kapitalizm adına hırsızlığa göz yumuyorsan, serbest piyasa diye fukaranın alın terini gasp ediyorsan, hükümette olsan da Hizbullahçı bir muhalif olsan da, aslında "mazlumun inandığı" dine de düşmansındır, sosyalizme de... Çünkü zalimin tarafındasındır. Emekçiye düşman olan nasıl "sahici dindar" olsun ki?

Alper Taş da elbette tek çözümü dindar olmakta, dinde göstermemişti. Bu dünyanın sorunları bu dünyaya dair ideolojilerle çözülür; ve bilim ile, aşk ile devrim ile.. Ama toplumun çoğunluğu dinin bir ihtiyaç olduğuna inanıyorsa, toplumsal bir dava peşinde olanlar, birbirlerinin dilini ve dinini ve bu arada dinsizliğine rağmen niyetini anlamak ve anlatmak zorunda değil midir?

Dinin acıyı azaltıcı etkisi, halihazırda Türkiye'deki milyonlarca insana tutunacak dal oluyor; şimdi bu dalı hoyrat bir şekilde neden kıralım ki? Yani daha fazla mı perişan olsunlar! Bunu elbette hiçbir solcu istemez. Peki kim ister? En başta dini imanı para olan kapitalistler ve dini siyasete alet edenler; yani siyasi İslamcılar.

Bu nedenle aklı başında her sol örgütlenme, şeriatçılarla, köktendinci örgütlenmelerle arasına bir duvar çekmektedir.

İnsani boyutta ise her ilaç gibi dinden de aşırı dozda faydalanmaya kalkışınca; bu haleti ruhiyenin yan etkisiyle elbet hayatın dışına atılırsınız. Bu dünyanın çözümlerinden kaçarsanız, daha ölmeden "öbür dünya" cehenneminde şimdiden yaşatılırsınız.

Oysa kendi halinde dindar emekçiler; hakkaniyet, adalet, eşitlik gibi manevi değerleri solcu bir platformda bu dünyanın kavgası olarak sürdürme imkanlarına sahiptirler.

"Benim anneannem de başörtüsü takardı" riyakarlığının ötesinde, solculuk hakikaten en rahat, önyargısız şekilde "Allah korkusu" yani vicdan sahibi insanlarla da birlikte olabilmektir.

Çünkü asıl korkulması gereken hiçbir şeyden korkmayan insanlardır; yani kendisine dindar deyip sömürmekten, yetimin hakkını yemekten geri kalmayanlar. Ama "Allah korkusuyla" da olsa bu tür zalimliklerin uzağında duranlar, solcuların yakınında olanlardır.

Müslüman mahallesinde solculuk yapmak ise; mazlumların manevi inançlarında da keşfedilecek ortak payda ve konuşulacak ortak dilden hareket edip dünyevi bir mücadelede başka bir hayat peşinde koşmaktır.

melihpekdemir@birgun.net

Saturday, 5. February 2005

Beyin yoran sorular

1.Atatürk kocatepede ne düsünüyordu ?
Savasin son anlari ,Atatürkün savasi kazanacagina dair inanci sonsuz,ve yeni kurulacak bir ülkenin hayali kafasinda mevcut

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.Nazim Hikmet


o zaman neydi onu böyle düsüncelere salan ??

2.Doktorlar nasil ölür?
Ölümü bilerek yasamak ,nasil ve hangi asamada oldugunu anlamak,anlamak ölümü kim bilir ne kadar acidir

3.Isa carmiha degilde kaziga oturtulsaydi ne olurdu??

Her yerde gördügümüz carmiha gerilmis isa resimleri ,heykelleri ,kolyeler vs. acaba nasil olurdu yada her yil yapilan temsili gösteriler ???

4.Homoseksüeller neden güzel konusur??

Cogu üniversiteye bile gitmemistir ,türk dili konusunda bir egitimleri yoktur ama harika Türkce konusurlar neden

5.Temel hangi fikrayi anlatir??

Her fikra temelle basliyorsa.Temel fikra anlatirken ne fikrasi anlatiyor

Buyurun yorumlayin

Thursday, 3. February 2005

İnsansızlaştırma

Son çayları karıştırıyoruz. "Öyleyse ne yapıyoruz..?" sorusuna yanıt arıyoruz. Adam başına bir reklam, reklam başına bir slogan bulup rahatlıyoruz.
1-Yaşasın ölüme giden insanı değil, otomobilini kurtarmak için yırtınan kadın..
2-Yaşasın otomobiline ketçap damlattığı için arkadaşını ıssız yolda bırakan sürücü..
3-Yaşasın o otomobile sahip olmayanları utanç içinde bırakan görünmez adam..
Sonra ne mi yapıyoruz. İnsansızlaştırmaya karşı hep birlikte bağırıyor muyuz? Yoo !
Bağırırken hangi yumruğun havaya kaldırılacağı sorunsalını tartışmayı başka bir güne erteliyoruz. Erteleyerek yaşıyoruz. Erteleyerek yozlaşıyoruz. İnsansızlaşıyoruz. Küçülüyoruz yani, un ufak oluyoruz.

Erbil Tuşalp erbiltusalp@birgun.net

(02/02/05 Birgün Gazetesindeki yasisin´dan)

Wednesday, 26. January 2005

-yorumsuz-

Ülkücüler, artık "Kahrolsun Faşizm" diyorlar.
Türkiye'de uzun yıllar sol gruplar tarafından
kullanılan "Kahrolsun Faşizm" sloganı, Ülkü
Ocakları'nın ABD Başkanı Georg Bush'u hedef
alan afişlerine de yansıdı.
hitler-bush
Ülkü Ocakları'nın Başkent'te bazı sokakları
süsleyen afişinde; Adolf Hitler'le ABD Başkanı
Bush'un resimleri yan yana yer aldı.
Afişlerde "Kahrolsun Faşizm" sloganının yanı
sıra "Müslümanlar Küfre Karşı Tek Yumruk"
ifadeleri de dikkat çekti.
Ülkü Ocakları 'nın daha önce de baş örtüsüyle
ilgili "kamusal alan" tartışmaları sırasında
hazırladığı "Ne kamusal alanı ulan. Allah her
yerde var" afişi yankı uyandırmıştı.

(atif 25.01.05)

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

May 2024
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 
 1 
 2 
 3 
 4 
 5 
 6 
 7 
 8 
 9 
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7160 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog