pen36 header icon36

Tuesday, 15. March 2005

Çinli filozof Chang Ying Yue'dan;

"Her kim gün boyunca bir arı kadar aktif, bir boğa kadar güçlü, bir at kadar çalışkan olduğu halde, akşam olunca, bir köpek kadar bitkin ise bir veterinere görünmelidir.

Çünkü, bir eşek olması, kuvvetle muhtemeldir!"

...

KÖTÜ bir alışkanlıkla her sene bugünlerde Atatürk'ün çıkageldiğini´düşünürüm. İşte yine atının üzerinde, başında kalpağı, arkasında İsmet Paşa ve devrim arkadaşları ile gözüktü.

Türkiye'yi yönetenler ters yöne doğru kaçtılarsa da, kaçmanın yararı olmayacağını düşünüp,
geniş bir daire çizerek karşılama yerinde sıraya girdiler ve hep bir ağızdan 'Hoşgelişler ola, Mustafa Kemal Paşa' yı söylemeye başladılar.

Mustafa Kemal, İsmet Paşa'nın kulağına eğilerek:

'Sanki bir kabahatleri varmış gibi geldi bana İsmet' dedi.

İsmet Paşa 'İmtihan mahiyetinde Cumhuriyet'i soralım bakalım duruyor mu?' önerisinde bulundu ve Atatürk sordu:

'Cumhuriyet durmakta mıdır?..'

'.........!'

Gazi, aradan kafası gözükene işaret ederek:

'Sen okuldan kaçtın da terzi yanında çalışıp, akşamları tango dersine mi gitmektesin...'

'Hayır Atam ben Ali Babacan, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı...'

'Söyle bakalım Cumhuriyet durmakta mıdır?..'

'Şükürler olsun Atam... IMF ile ekonomiyi istikrarla yürütüp, AB
şartları dahilinde kanunlar yapılmış olup, ABD stratejisi kapsamında dış politika ile ileri bir seviyeye....'

'........!'

Gazi en önde durana dönerek:

'Sen kimsin, Samanpazarı esnafından mı?...'

'Ben Unakıtan'ım Atam...'

'Değirmenci mi?..'

'Hayır Atam Maliye Bakanı Kemal Unakıtan... Allah'ın izni ile Türk Lirası'ndan altı sıfır atacağız, bunun çalışmaları tamamlanmış olup...'

Gazi, İsmet Paşa'ya dönerek:

'Altı sıfır attıktan sonra da yine paraları kalacak demek ki...'

Gazi, kabineyi boy sırasına tersten koymuş, böylece en arkaya düşmüş Başbakan'ı zar-zor bularak:

'Cumhuriyet'in durumu nasıldır Başvekil?...'

'Şükürler olsun enflasyon tek haneye düşmüş, hamdolsun ki faizler inmiş, Allah'ın izni Peygamber'in kavliyle duble otoyollara başlanmış, cemil cümle ermiş zatların yüzü hürmetine
istikrar sağlanmış, el lezine el kavmin el fusuretel dünya, minel
mevtin kabrül alemin.....'

Gazi yanındaki arkadaşlarına:

'Başvekil sanki ilahiyattan mı ne?..'

'İmam...'

Sonra İsmet Paşa'ya dönerek:

'Bizim Cumhuriyet'in bir tek ortasındaki 'hu'su kalmış İsmet, gidelim buralardan...'

Tapınakçılar

Tapınakçılar, temel olarak Kabala*
(*Kabala, genel olarak Yahudi mistisizmini temsil eden bir kavramdır ve dilden dile aktarılan gizli geleneği anlatmak için kullanılır. Kabala üstadları çeşitli meditasyon, büyü, muska yöntemlerini kullanarak şeytani güçlerle ilişki kurmayı ve onları yönetmeyi amaçlarlar.) mistisizminin etkisi altına girdiler.
Doğa güçlerini kontrol altına almanın yöntemi olduğuna inandıkları Kabala, şövalyelerin aşina oldukları büyüler, tılsımlar, gizemler, semboller ve bunların nasıl kullanılacağı konusunda bilgiler içermekteydi. bu dönemde büyü, simya, astroloji gibi konular hiç şüphe edilmeden kabul görmüştür.
Tapınakçılar, Kabala ilmini doğrudan Kabalacılardan öğrenmişlerdir.
Şövalyelerin Kabala'yla bu kadar yakından ilgilenmelerinin sebebi aslında çok açıktı: İstedikleri maddi gücü elde etmek için, doğaüstü yöntemlerden yardım almaları gerektiğine inanıyorlardı.
Masonluğun en tanınmış isimlerinden biri olan Albert Pike, Morals and Dogma (Ahlak ve Dogma) adlı kitabında, Tapınakçıların amacını şöyle açıklar:
Tapınakçılar günümüz satanistlerinkine benzer şeytani bir telkinin etkisi altındadırlar.
"... Tapınakçılar, en baştan beri Roma'nın (Papalık) ve onun krallarının egemenliğine karşıydı. Amaçları, zenginlik ve güç elde etmek ve gerekirse savaşarak Kabalistik dogmayı yerleştirmekti."

(bir yazıdan alıntı yapılmıştır)
(tc'de bir kabala muhabbetidir gidiyor....)

tanrı, adva ve şeytan...(2)

. . . . .
Bu soruların şiddetinden öne arkaya sallandı Şeytan. "Ne bileyim ben… Böyle birileri ile tanıştırılmışlığım yok. Ben sadece bir olasılıktan bahsettim" diye savundu kendini. "Hem zaten mutlak iyilik yokolunca.." sözün burasında tanrıya bakarak bıyık altından güldü, "mutlak kötülük, yani ben de yok olmayacak mıyım sanıyorsunuz.." İçini çekti.
Adva umutsuzlukla birbirine baktı; sonra ani bir kararla ayağa kalktı, gidip Tanrı’nın yanına oturdu; hatta iki kişi olduğu için Tanrı biraz yer açmak zorunda bile kaldı.
"Konuşmalıyız" dedi Adva. "Nedir bu saçmalık? Toparla kendini biraz. Anlat bize. Sorun nedir?" Bunları söylerken ellerini dostça Tanrı’nın omuzlarına koydu, gözlerinin içine sıcaklıkla baktı. Bu sahneyi şaşkınlıkla seyreden Şeytan, kendini tutamayıp gülmeye başladı. Adva hışımla Şeytan’a dönerek: "Senin yüzünden olmalı… Biz aslında iyi varlıklarız, sana uyduk kendi doğamızdan uzaklaştık, Babamızı küstürdük pis Şeytan" diye hırladılar. Şeytan daha çok gülmeye başladı.
"Hadi ordan salaklar" diye mırıldandı Tanrı. "Siz neyseniz osunuz. Kim soktu aklınıza aslında iyi olduğunuzu?"
Adva itiraz etti: "Aslında iyi olmasak sevme gücümüz nerden geliyor?"
Tanrı tam cevap vercekti ki, vazgeçip ayağa kalktı, arşivine doğru gitti. Cebinden gözlüklerini çıkarıp taktı ve yığınlarca şeyin içinden bir kağıt parçasını çıkardı, biraz yukarı kaldırıp "Işık, aydınlat!" buyurdu. Işık, kayıtsızca aydınlattı kağıt parçasını. "Sizlerden biri yazmış" diyerek gözlerini kıstı Tanrı ve okumaya başladı:
Konuşmayı öğretecekti Tanrı karga’ya:

"Sevgi" dedi. "Sevgi, de."
Karga ağzını açtı ve bir köpekbalığı indi denize,
Dibe doğru yol aldı, kendi derinliğini kavrayarak.
Hayır, hayır," dedi Tanrı, "Sevgi, de. Dene bir daha, SEVGİ."
Karga ağzını açtı ve bir karasinek, bir çeçesineği, bir sivrisinek
Fırlayıp uçtular aşağılara,
Her biri kendi pislik yuvasına doğru.

"Son bir kez deneyelim," dedi Tanrı. "haydi, SEVGİ."
Karga sarsıldı, ağzını açtı, öğürdü ve
Erkeğin gövdesiz dev başı
Yuvarlanıverdi dünyaya, fırıl fırıl gözleri,
Yakınan sesiyle

Ve Karga öğürdü yeniden, Tanrı kendini toparlayamadan
Ve kadının bacakarası kenetleniverdi boğazına erkeğin, sıktı.
Çimenlerin üstünde yuvarlandılar ikisi.
Tanrı araya girmeye çalıştı, sövdü, ağladı.
Suçlu suçlu uçup gitti Karga.(1)
                          (1 ted hughes)
(devam edcek..2)

Yunus'tan

...
Beni bende demen bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri.
...

Yunus Emre

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

March 2005
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7144 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog