pen36 header icon36

Thursday, 10. March 2005

BU NE ŞİMDİ

Düşünün ki evlisiniz (bekarlar düşünsün, evlilerin ekstra bir şey yapmasına gerek yok). Eşinizle aranız gayet iyi. Görünürde hiçbir problem veya hiçbir problem olasılığı yok.
Birgün eşiniz eve geliyor ve buram buram kadın parfümü kokuyor. Bariz bir koku. Şüphesiz bir kadın parfümü. İçiniz gayet rahat sadece şaşırmışlığın etkisiyle "kadın parfümü kokuyorsun" diyorsunuz.
O da size işyerinde aptal ötesi bir arkadaşlarının olduğunu, adamın sevgilisine hediye olarak bir parfüm aldığını, onlara hediyeyi gösterdiğini, sonra da salakça bir şaka yaptığını düşünerek herkesin üzerine parfümden sıktığını söylüyor. Yiyorsunuz.
Sonra birgün eve geliyor. Çok monoton yaşadığını, artık hayatında bir takım değişiklikler yapmak istediğini söylüyor. Hak veriyorsunuz, destekliyorsunuz. "Zaten arkadaşlarla konuştuk. Bundan sonra her Cuma halı saha maçı yapacağız" diyor. "Yaaa ne güzel" diyorsunuz.
İlk Cuma çok geç geliyor. Biliyorsunuz ki maçta. Geldiğinde gayet dinç, hiç yorulmamış bir eşle karşılaşıyorsunuz. Sonra ikinci hafta geliyor. Yine maça gidiyor. Eve gelmesini beklediğiniz o geç saatte size telefon açıyor. Bilimum aşk duygularını dile getirip sonrasında maçı kazandıklarını ve ödül olarak bir dürümcüye gittiklerini, şuan yemek yiyor olduklarını söylüyor. "Tamam" diyorsunuz. Sesi o kadar mutlu geliyor ki siz ondan daha fazla mutlu oluyorsuzun.
Eve geliyor. Tıpkı geçen haftaki gibi. Yorgunluk namına eser yok, moral en yüksek seviyede. Bir kıllık düşüyor içinize. "Sen nasıl maç yapıyorsun. Hiç maçta oynamış gibi değilsin" diyorsunuz. O da en sevimli haliyle kendisinin ne kadar dinç bir erkek olduğundan, asla yorulmadığından, diğerlerinin tel tel döküldüğünden, attığı gollerden bahsediyor.
Vakit çok geç, yatıyorsunuz. Kafanız karışmış durumda. En enteresan senaryolar geçiyor kafanızdan. Onu alıp oraya bunu alıp buraya koyuyorsunuz. Tuhaf sözcükler dökülüyor ağzınızdan.
"Biliyor musun eğer ben bir erkek olsaydım, evli olsaydım ve ayriyeten bir sevgilim olsaydı, çok fazla tek başına dışarı çıkan bir eş olmasam yani eşimin gözünde sicilim temiz olsa ona, hayatımın çok monoton olduğunu ve her Cuma arkadaşlarımla halı saha maçı yapacağımı söylerdim. Eşim bana sonsuz güven duyduğundan böyle bir söze karşı ancak 'tabi' derdi. Her Cuma sevgilimle buluşup gece 11-12'ye kadar onunla vakit geçirirdim. Eğer bir buluşmamızda sevgilim yanından gitmemi istemezse o zaman eşimi arar maçı kazandığımızı ve dürümcüye gittiğimizi söyler birkaç saat daha geç giderdim eve. Gittiğimde aslında maç yapmadığım için hiç yorgun olmaz aksine sevgilimle güzel bir gün geçirdiğim için kendimi çok iyi hisseder, çok pozitif olurdum. Bir de eşim olayı çakmasın diye süper davranır, bilimum jestler yapardım. Eşim bu jestlerin sebebini sorduğunda ona, geç geldiğimi yani onu evde yalnız bıraktığımı ancak o hiçbir kötü tepki vermediğinden tüm bu jestleri hakettiğini söylerdim. Cidden erkek olsaydım eğer tıpkı böyle davranırdım" diyorsunuz.
Eşiniz kahkahalarla gülüyor size. Ne kadar hayalprest olduğunuzu söylüyor. "Saçmalama" diyor. "Seni aldatır mıyım" diyor. "Seni çok seviyorum" diyor. "Sana aşığım" diyor. "Aklımdan bile geçmez böyle bir şey" diyor. "Sen aldatılacak birisi değilsin" diyor. "Seni aldatacak duruma düşsem zaten senden ayrılırım" diyor. "İnanmıyorsan arkadaşların telefonunu vereyim hepsini teker teker ara" diyor. Onu ne kadar çok sevdiğinizi söylüyor. Ve akabinde onu ne kadar çok kıskandığınızı. Hatta bu kıskançlığınızın abartmadığınız müddetçe onu mutlu ettiğinden bahsediyor. Sürekli gülüyor ama. Sürekli sizin aşırı gelişmiş hayalgücünüzden bahsediyor. Yumuşuyorsunuz.
Çünkü sizi yumuşatmak için tüm yumuşatıcıları kullanıyor.
Ertesi hafta geliyor. Size artık maça gitmeyeceğini söylüyor. "Artık maç yapmıyoruz" diyor.
Şaşırıyorsunuz. Niye diyorsunuz. İşte diyor.
Sonra birgün bir arkadaşınıza gidiyorsunuz. Bir ablası var arkadaşınızın. Ve muhteşem bir evliliği. Yıllardır birbirini seven iki insanın aynı sevgiyle sürdürdükleri bir evlilik. Asla sarsılmaz, bitmez diye büyük paralar karşılığı bahse bile girebileceğiniz.
Adamın eşini aldattığını ve şuan mahkemeleri olduğunu öğreniyorsunuz.
Dumur oluyorsunuz bir anda.
Birkaç hafta önce yaşadıklarınız geliyor aklınıza. "Yok canım kesinlikle aldatmıyordur" dediğiniz eşinizin potansiyel bir kazanova olabileceği düşüncesi "olabilirlik"ten çıkıp "kesin öyle" kavramına dönüşüyor.
O gün arkadaşınızda kalıyorsunuz.
Sabah işyerine gelip hemen eşinizi arıyorsunuz ve eşinize "eğer beni aldatıyorsan öl inşallah, eğer öyle bir şey yapıyorsan Allah seni kahretsin, seni asla affetmem, bunu yaptığına pişman ederim seni" diyorsunuz.
Eşiniz dumur.
Tabiri caizse "hönk"lük bir duruma düşüyor. "Şaka mı yapıyorsun nereden çıktı şimdi bu" diyor. Hiçbir şey söylemeyip kapatıyorsunuz telefonu. Eve gidip sorgulama yapmak için akşamı iple çekiyorsunuz.

Soru-1:
Bu ne şimdi?
Paranoyaklık?
Direk kafayı sıyırtmak?
Gerçekle yüzyüze gelmek, kısaca aldatılmak?
Çevreden aşırı etkilenmek?
Eşe haksızlık etmek?
Günahını almak?
Saçmalamak?
Abartmak?
Sıkmak?
Aptal olmak?


Soru-2:
Ben neyim?
Kuruntulu
Boynuzlu
Üşütük
Gerçekçi
vs.vs.vs.vs.vs.vs.


Ne bu yaaa!!!

DELİRMEZ MİSİNİZ

Bir bayan tv muhabiri bir çiftci ile deli dana hastaliginin asil sebebini arastirmak üzere roportaja gitmiş.
Bayan: "iyi aksamlar bayim, biz burada deli dana hastaliginin sebebi hakkinda bilgi toplamak icin bulunuyoruz. Hastaliga neyin sebep olacagina dair bir fikriniz var mi?"
Çiftci gozlerini muhabire dikip demiş ki "öküzün inegi her sene bir kere zittigini biliyor musunuz?"
Bayan (utanarak): "tamam bayim, bu haberin yeni bir parcasi ama bu olayla deli dana hastaligi arasindaki iliski nedir?"
Çiftci: "bayan bilir misiniz biz inegi gunde 4 kere sagariz?"
Bayan: "bayim, bu kabul edilebilir bir bilgi ama nereye varmak istiyorsunuz?"
Çiftci: "suraya varmak istiyorum madam! Dusununku gunde 4 kez meme uclarinizla oynuyorum ve sizi yilda sadece 1 kez zitiyorum! Delirmez misiniz?"

Borsaci

Yaşlı borsacı ile genç borsacı parkta sohbet ederek dolaşıyorlar. Yaşlı olan gence mesleğin püf noktalarını anlatıyor:

– Bak evladım. Bu meslekte başarılı olmak için sadece fırsatları değerlendirmek yetmez. Zaman zaman fırsatları da senin oluşturman gerekir. Bunun için de sürekli dikkatli olman gerekir. Uygun bir yorumla hiç umulmadık olaylar bile, çok büyük fırsatlara dönüşebilir. Bak mesela, şu karşıda gördüğün taze köpek pisliği sana sadece iğrenç bir şey olarak geliyordur. Ama ben eğer, “Şu pislikten bir lokma ağzına atarsan sana 1 milyar lira veririm!” desem olay senin açından nasıl da büyük bir fırsata dönüşüverir değil mi? Yapar mısın?

Genç borsacı, “Tabii efendim!” der. Parmağını pisliğe daldırır, bir lokma alır yutar. Yaşlı borsacı cebinden çek defterini çıkartır, 1 milyar liralık bir çek yazar. Bir süre yürürler, genç dayanamaz sorar:

– Hocam merak ediyorum. Aynı teklifi ben size yapsaydım, kabul eder miydiniz? Bakın ileride başka bir pislik var. Bir milyar lira karşılığı onu yer miydiniz?

Yaşlı borsacı, “Tabii ki!” der. O da bir lokma alıp yutar. Genç borsacı da çıkartır, biraz önce kazandığı 1 milyarlık çeki, sahibine iade eder. Bir süre daha yürürler. Genç yine dayanamaz sorar:

– Hocam ne sizin cebinizdeki para miktarı değişti, ne de benim cebimdeki. Söyler misiniz, biz bu boku niye yedik?

Kurt borsacı cevap verir.

– Öyle deme evladım. Biraz önce 2 milyar liralık bir işlem hacmi oluşturduk.

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

March 2005
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7144 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog