...
Vay Kurban
.
Daglarinin, daglarinin ardi,
Nazlidir.
Uçurum kiyisinda incecik bir yol
Gider dolana - dolana,
Bir hastan vardir, umutsuz,
Belki Ayse, belki Elif
Endami kuytuda basak,
Memesinin, memesinin altinda,
Bir sanci,
Bir hayin biçak...
Ölüm bu,
Fikara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kusluk vakti, ya aksam üstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsin, olmus olacak.
Bir hastan vardi umutsuz,
Hasreti uykularda,
Hasreti soguk sularda.
Gayri, iki korku çiçegidir gözleri,
Iki mavi, kocaman korku çiçegi,
Açar, derin kuyularda...
Daglarinin, daglarinin ardi korkunçtur.
Hiç akil edip de düsünen var mi?
Gün kimin hesabina tutar aksami,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayirli evlat makina
Nasil canavar kesilir.
Kurdun, karincanin rizkini veren
Toprak nasil ayartilir,
Yüz vermez topal öküze,
Ve almaz koynuna kara sabani.
Sepetçioglu'm kömür isçisidir,
Mavzer degil, kürek tutar Urfali Nazif
Mal, haraç - mezattir,
Can, pazar - pazar.
Kirmizi, ak ve esmer,
Yumusak ve sert bugdalari
Yaratan ellerin sahibidir bu,
Kör bogaz, nafaka ugruna,
Haldan düsmüs, tebdil gezer...
Daglarinin, daglarinin ardi
Nasil anlatsam...
Agaçsiz, kussuz, gölgesiz.
Çirilçiplak,
Vay kurban...
'Kimbu cennet vatanin ugruna olmaz ki feda.'
Yigitlik, sen cehennem olsan bile
Fedayi kabul etmektir,
Cennet yapabilmek için seni,
Yoksul ve namuslu halka.
Bu'dur ol hikayet,
Ol kara sevda.
Seni sevmek,
Felsefedir kusursuz.
Imandir, korkunç sabirli.
Ip'in, kursun'un ragmina,
Yürür pervasiz ve güzel.
Siradaglari devirir,
Akan sulari çevirir,
Alir yetimin hakkini,
Buyurur, kitabinca...
Gün ola, devran döne, umut yetise,
Daglarinin, daglarinin ardinda,
Degil öyle yoksulluklar, hasretler,
Bir te basak tanesi bile darginkalmayacaktir,
Bir tek zeytin dali bile yalniz...
Sikiysa yagmasin yagmur,
Sikiysa uykudan uyanmasin dag.
Bu yürek, ne güne vurur...
Kaçar damarlarindan karanlik,
Kaçar, bir daha dönemez,
Sunar koynunda yatandan,
Hem de mutlulukla sunar
Beynimizin isiginda yeralti.
Her mevsim daha genç, daha verimli,
Sunar, piril - piril, sebil,
Ömrünün en güzel ask hasadini,
Elimizin hünerinde yeryüzü.
Dolu sofra, gülen anne, gülen çocuklar,
Bir'e on, bir'e yüz'le aksama gebe
Safakla dogan isgücü.
Yalanim yok, sözüm erkek sözüdür,
Ol kitapta böyle yazilidir,
Ol sevda, böyledir çünkü...
.
Ahmed Arif
.
Daglarinin, daglarinin ardi,
Nazlidir.
Uçurum kiyisinda incecik bir yol
Gider dolana - dolana,
Bir hastan vardir, umutsuz,
Belki Ayse, belki Elif
Endami kuytuda basak,
Memesinin, memesinin altinda,
Bir sanci,
Bir hayin biçak...
Ölüm bu,
Fikara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kusluk vakti, ya aksam üstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsin, olmus olacak.
Bir hastan vardi umutsuz,
Hasreti uykularda,
Hasreti soguk sularda.
Gayri, iki korku çiçegidir gözleri,
Iki mavi, kocaman korku çiçegi,
Açar, derin kuyularda...
Daglarinin, daglarinin ardi korkunçtur.
Hiç akil edip de düsünen var mi?
Gün kimin hesabina tutar aksami,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayirli evlat makina
Nasil canavar kesilir.
Kurdun, karincanin rizkini veren
Toprak nasil ayartilir,
Yüz vermez topal öküze,
Ve almaz koynuna kara sabani.
Sepetçioglu'm kömür isçisidir,
Mavzer degil, kürek tutar Urfali Nazif
Mal, haraç - mezattir,
Can, pazar - pazar.
Kirmizi, ak ve esmer,
Yumusak ve sert bugdalari
Yaratan ellerin sahibidir bu,
Kör bogaz, nafaka ugruna,
Haldan düsmüs, tebdil gezer...
Daglarinin, daglarinin ardi
Nasil anlatsam...
Agaçsiz, kussuz, gölgesiz.
Çirilçiplak,
Vay kurban...
'Kimbu cennet vatanin ugruna olmaz ki feda.'
Yigitlik, sen cehennem olsan bile
Fedayi kabul etmektir,
Cennet yapabilmek için seni,
Yoksul ve namuslu halka.
Bu'dur ol hikayet,
Ol kara sevda.
Seni sevmek,
Felsefedir kusursuz.
Imandir, korkunç sabirli.
Ip'in, kursun'un ragmina,
Yürür pervasiz ve güzel.
Siradaglari devirir,
Akan sulari çevirir,
Alir yetimin hakkini,
Buyurur, kitabinca...
Gün ola, devran döne, umut yetise,
Daglarinin, daglarinin ardinda,
Degil öyle yoksulluklar, hasretler,
Bir te basak tanesi bile darginkalmayacaktir,
Bir tek zeytin dali bile yalniz...
Sikiysa yagmasin yagmur,
Sikiysa uykudan uyanmasin dag.
Bu yürek, ne güne vurur...
Kaçar damarlarindan karanlik,
Kaçar, bir daha dönemez,
Sunar koynunda yatandan,
Hem de mutlulukla sunar
Beynimizin isiginda yeralti.
Her mevsim daha genç, daha verimli,
Sunar, piril - piril, sebil,
Ömrünün en güzel ask hasadini,
Elimizin hünerinde yeryüzü.
Dolu sofra, gülen anne, gülen çocuklar,
Bir'e on, bir'e yüz'le aksama gebe
Safakla dogan isgücü.
Yalanim yok, sözüm erkek sözüdür,
Ol kitapta böyle yazilidir,
Ol sevda, böyledir çünkü...
.
Ahmed Arif
atif - 17. Jan, 19:35