pen36 header icon36

Sunday, 23. January 2005

Ş E H S U V A R III

"sizler!
hayatta yaşamaktan başka gayesi kalmayanlar
coğrafya bilmeden öpüşmeye çalışanlar
sizler!
yapısalcılar, ruhsalcılar, masalcılar,
halciler, falcılar
parmak izleri sıfır, duruşları italik olanlar
artık değeri cinine tonik yapanlar
muhtelif muhterem darbeler
heveslerde, tutkularda pür ihtilal.. geçinenler!
sizler!
geçinemeyenler, neme gerekçiler, emekçiler,
emzikçiler, hainler, halidler, oğlanlar!
yolda saati başkasına sorup
sigarasına ateş alıp
sendikaların apışarasında elle doyuma ulaşanlar! Sizler!
aydınlar! aydıngerler, kolay gelsinciler,
asimetrik esinciler
orospucuklar, osurukçular,
üfürükçüler, geri zekalı çocuklar! — ki şehsuvar'ın
anayasası..
mayistler, septemberistler!
sizler!
free gitaristler, peace veletleri, makinistler!
din sülükleri! varoluşçular: kapı komşularım!
sloganın, olağanın şairleri!
sosyal yanları kapitalleri, kapitalleri
yalnızca soğan-ekmek-sosyalizm olanlar!
otuz yaşına kadar solcu
otuz-elli arası sosyal adaletçi
ellisinden sonra bunayıp, otobüslerde
bayanlara arkadan yaslanarak mutlu olabilen
fevkalade entellektüellerimiz!
captain black'çiler, bafra'cılar
bir afra bir tafracılar, taşralılar
vay gülüm doğu diyenler, yesinler seni müstehcen bantını
mantığına yapıştıranlar!
piyanist-şantörlerim: hormonlarım benim!
marxist-şantörlerim: kabaetimin kenarları!
sizler!
liberaller, helaller, haramlar. sadrazamlar
hamlar, hamcık ağızlılar, popodan bacaklılar
omuriliklerini testislerinde saklayan delikanlılar!
amcalarım, teyzelerim; siz, homoseksüeller!
feministler, androsantrikler, sosyal demokratlar,
teokratlar, aristokratlar, sen sümüklü burjuvazi!
oportünistler, optimistler!
bir teselli ver'ciler, allah vergisi takılanlar,
öğrenciler, saygın öğretim üyeleri, seks yıldızları,
heyy! Sizler!
arkadaşlarım, alışamadıklarım; ellerim, ayaklarım!
sizler!
idealistler, egoistler, ütopistler, narsistler!
Ben
şehsuvar!."
sığ sıkıntılar ardınca yükselen havuz
kırmızı balık, bozuk abajur, kullanılmış jilet
sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla
siz olan şehsuvar! Ben
şehsuvar!
sığ sıkıntılar ardınca yükselen buhar
çocukluğunu yaşayamadan büyümüş bir tümör
kandırılmış, tanınmamış kretuvar; unutulmuş
bir tornavida, hiçbir işe yaramayan çivi,
sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla
siz olan şehsuvar! 0 sınırlar
sizin sınırlarınız. Ben
şehsuvar!
sığ sıkıntılar ardınca yükselen belediye otobüsü
abonman biletlerimi sizler mi çaldınız?!

— daha önce karşılaştığımıza
eminsiniz, değil mi?!

k.isk...

Kurban çağrışımları...

Ne ilgisi var diyeceksiniz ama, ben değil belleğim bulup çıkardığına göre elbette bir ilgisi alakası vardır diye düşünüyorum..Kurban bayramlarının bildik görüntülerinin yansıdığı gazete sayfaları ve televizyon ekranları beni bir kez daha yoz kültürümüzün ürünü kan ve alev ortamına sürükledi.Her şey herkesin gözü önünde olduğu için kaçmalı kovalamalı yakalayıp bıçaklamalı bayram görüntülerinin ayrıntılara girmeye hiç gerek yok.Ama bu görüntülerin bana bunca yıldır her kurban bayramında aynı soruyu sordurmasına,aynı çağrışımları yaptırmasına artık dayanamadığımı söylemek zorundayım.
Soru "acaba dünya bizi nasıl görüyor?" olmalı diye düşünürken , bir başka kan ve alev ortamı nedeniyle aslında bu sorunun çoktan yanıtlandığını da pekala biliyorum. Olsun "Döneme uyun.." buyruğunu kulak ardı edip İstanbul'da "sokak ortasında.." Frankfurt'ta " banyo küvetinde.." hayvan boğazlayan Müslüman kardeşlerimle; "kıymayın hayvanlara.." çığlıklarından rahatsız olan "köşe kadısı.." kurban bayramı "fetvacılarının.." bir kez daha düşünmelerini istiyorum.
Bir başka kan ve alev ortamı derken geçen güz yaşanan Çeçenistan Beslan'daki 2 Eylül 2004 çocuk kıyımından söz ediyorum. O vahşetin ardından önde gelen bir çok Arap yazarının "günah çıkardığını" anımsıyorum. Çarpıcı bir özeleştiri örneği olarak kesip sakladığım o haberi dincisinden ırkçısına tüm "cennet tacirlerinin.." okumasını ve de elbette düşünmelerini istiyorum.

El Arabiye televizyonunun müdürü Abdürrahman el Raşid , Şark ül Evsat gazetesindeki sütunundan bakın nasıl yanıtlıyor sorumu:
"Kesinlikle bütün Müslümanlar terörist değil, ancak büyük bir üzüntüyle 'dünyadaki teröristlerin çoğunluğunun Müslüman olduğunu' söyleyebiliriz. Osetya'da öğrencileri kaçıranlar Müslüman. Nepalli aşçı ve işçileri öldürenler de. Sudan'ın Darfur bölgesinde kadınlara tecavüz edip öldürenler Müslüman. Riyad ve Hubar'daki sivil yerleşim birimlerini havaya uçuranlar Müslüman. Fransız gazetecileri kaçıranlar Müslüman. Bir hafta önce iki Rus uçağını düşürenler ise iki kadın Müslüman. Bin Ladin ve El Havsi Müslüman….Bu kötü sicil bize kendimiz, toplumumuz ve kültürümüzle ilgili bir şeyler söylemiyor mu? Bu tablo, utanç verici bir tablodur. İnkâr etmek ve meşrulaştırmak yerine öncelikle bu tablonun doğru olduğunu kabul etmeliyiz. Masumiyetimizi iddia ederek makaleler ve nutuklar dökmemeliyiz. Bu hastalığa çözüm bulmamız için önce hasta olduğumuzu kabul etmeliyiz çünkü. İyileşmenin ilk adımı gerçeği kabullenmek, ikinci adımı ise yoz kültürün doğal ürünleri oldukları için terörist evlatlarımızın peşine düşmek….Yeni Müslümanlar sebebiyle İslam haksızlığa uğradı. Oysa bunlardan uzak bir din İslam. Metinlerinde ağaçların kesilmesini yasaklamakta ve öldürmeyi en büyük suç saymakta. Karıncanın ezilmesini bile kınamakta, kedinin susuzluğunu gidereni ödüllendirmekte. Bu tekfir cemaatleri, yöntem ve eğitmenleri ortaya çıkmadan önce bildiğimiz İslam buydu. Siyasi cemaat düşünceleri, dinlerini ve akıllarını bozdu. …Bu iğrenç suçları işleyen gençlerimizi ıslah etmemiz ise, minberde insanların evlatlarını savaşlara, kendi çocuklarını ise Avrupa ve Amerikan okullarına gönderen din bilginlerimizin zihniyetine çözüm bulunmasıyla mümkün olur ancak. (4 Eylül 2004)

Ortaya çıkan bu görüntü, hepimiz için ne kadar aşağılayıcı, acı verici ve insafsız değil mi? Peki böyle görüntüleri değil ortaya çıkarmak; olağanüstü çabalarla üstünü örttüğümüz kendi aşağılayıcı, acı verici ve insafsız görüntülerimiz ne olacak diye soracak olanlara bizim de bir yanıtımız olmayacak mı? Maraş'ta diri diri doğrananların, Sivas'ta diri diri yakılanların hesabını kimse sormayacak mı? Hiç kimse umutlanmasın kimse kimseyi aldatıp yanıltmasın .Bu hesap elbette sorulacak.Gün gelecek inanan insanlar kutsal kitabın "döneme uyun.." buyruğunun ne anlama geldiğini öğrenecek. İstanbul'da "sokak ortasında.." Frankfurt'ta " banyo küvetinde.." hayvan boğazlamanın şart olmadığını anlayacak. İnkâr etmek ve meşrulaştırmak yerine öncelikle bu tablonun doğru olmadığını kabul edecek. Halklığımızı iddia ederek "makaleler döktürmek.." hastalığından, "islami örgütlenme modeline hayranlık duyma.." kolaycılığından vazgeçecek. Çaresi yok bu hastalığa çözüm bulmak için neredeyse kan ve alevle bütünleşen yoz kültürün doğal ürünleri olan çocuklarımızın peşine düşüp, onları din ve toplumun çağdaş yorumlarıyla tanıştıracak…

Erbil Tuşalp erbiltusalp@birgun.net 23/01/05

FARKLI BİR EĞİTİM YÖNTEMİ

AŞK MEKTUPLARI:
Rasim, bir aksam okuldan döndügü vakit, kendi ismine gelmis bir zarf buldu. Içinde, çiçekli bir kagit üstüne, su satirlar yaziliydi:

"Rasim Bey, Ben sizi uzaktan uzaga seven bir genç kizim. Çok güzel oldugumu korkmadan söyleyebilirim. Dünyada en büyük emelim sizin tarafinizdan sevilmek ve sizin esiniz olmaktir. Fakat yaslarimiz çok küçük oldugu için zannederim ki birkaç sene beklemek gerekecek. Simdilik kendimi size tanitmayacagim. Mektuplarinizi ..... adresine taahhütlü olarak gönderiniz. Benim çok mutaassip bir beybabam vardir ki, çok az sokaga çikmama müsaade eder. Bununla birlikte belki bir gün ayaküstü görüsebiliriz. Kendimi simdiden sevgiliniz ve nisanliniz saydigim için sizinle görüsmeyi fena ve ayip bir sey saymiyorum. Evde yalnizliktan çok canim sikiliyor. Mektuplariniz benim için bir teselli olacaktir."


On alti yasina gelmis her okul çocugu gibi, Rasim için de hayatta sevilip sevmekten daha önemli bir sey yoktu. Bu mektubu okur okumaz yüregine bir ates düstü. Tanimadigi bu kizi deli gibi sevmeye basladi.


O gece sinemaya gidecekti, vazgeçti, erkenden odasina çekilerek kendisini seven bu genç kiza uzun bir mektup yazdi. Mektubu posta kutusuna attigi zaman birdenbire on yas büyümüs gibi gurur duyuyordu. Isminin Bedia oldugunu söyleyen bu genç kiz, Rasim in mektuplarina düzenli olarak cevap veriyor, eger bir iki gün geciktirecek olursa kiyametleri kopariyordu.


"Sizi ne kadar sevdigini ve sizin mektuplarinizdan baska tesellisi olmadigini söyleyen bir zavalli kizin gözlerini yollarda birakmak dogru olur mu? Hem mektuplarinizi çok kisa yaziyorsunuz. Bir rica daha: mektuplarinizi biraz okunakli yaziyla yazamaz misiniz?"


Genç okullu, aksamlari erkenden odasina kapaniyor, sevgilisine kendini begendirmek için saatlerce müsveddeler yaparak, kitaplar gibi uzun mektuplar yaziyordu. Bedia ayni zamanda merakli bir kizdi. Bazen söyle sorular sordugu da oluyordu:


"Evlendigimiz zaman balayimizi geçirmek için acaba Italya ya mi gidelim, Isveç e mi? Bu iki memleket acaba nasildir? Halki nasil yasar ne is görür? Oralara gitmek için hangi denizlerden hangi memleketlerden geçilir?" Yahut da "Sen Abdülhak Hamit Bey in Eşber ini okudun mu? Nerelerini en çok begendiysen yaz da ben de okuyayim..." Genç okullu, nisanlisina karsi küçük düsmemek için, cografya ve edebiyat kitaplari karistiriyor, onun istedigi bilgiyi toplamak için günlerce çirpiniyordu.


Bedia bir mektubunda ona söyle darildi: "Sizinle muhakkak görüsmeye karar vermistim. Dün okul dönüsünde yolunuzu bekledim. Fakat bir genç kizin sevgilisi oldugunuzu hatirlamamis, çok fena giyinmistiniz. Üstünüz basiniz, ayakkabiniz çamur içindeydi. Çocuk gibi arkadaslarinizla mi bogustunuz acaba? Bunu görünce sizi mahcup etmekten korkarak yaniniza gelemedim."


Rasim fena halde utandi ve üzüldü. O günden sonra olaganüstü dikkat ve özenle giyinmeye basladi. Bedia bir kere de onun okuldan çikar çikmaz eve gitmemesinden, geceye kadar sokakta dolasmasindan sikayet etmisti. Acaba kendisi evde onun için aglarken, o, baska kizlarin pesinde mi geziyordu?


Rasim dünyada Bedia sindan baska hiçbir kizi sevemeyecegini yeminlerle yazdi ve sokakta dolasmaya, tesadüf ettigi kizlara göz ucuyla bile bakmaya cesaret edemez oldu. Bir aksam, Rasim in annesi Nedime Hanim kocasi Ahmet Beyi matemli bir çehre ile karsiladi, aglamakli bir tavirla: "Ah Bey, basimiza gelenleri sorma. Oglumuza Bedia isminde bir kiz musallat olmus. Bugün Rasim in odasini düzeltirken mektuplarini buldum.


Evladimiz elden gidiyor. Bir çare bul." Ahmet Bey de hiçbir meraklanma isareti görünmüyor, tersine kis kis gülüyordu. Sesini alçaltarak: "Korkma Hanim," dedi, "oglana ask mektuplarini yazan kiz benim! Oglandaki haylazlik arttikça artiyordu. Ne okuldaki ögretmenler, ne ben, bütün gayretimize ragmen, ona dogru dürüst yazmayi bile ögretemiyorduk. Nihayet düsüne düsüne bu çareyi buldum. Rasim in kiza yazdigi mektuplar sayesinde yeni yaziyi mutlaka ögreneceginden ve bu sene sinifi geçeceginden eminim. Dogrusunu istersen, ben de eski yaziyi bir zamanlar sana mektup yaza yaza ögrenmistim."


REŞAT NURİ GÜNTEKİN

Ara

 

Vesaire

Ç ç Ğ ğ İ ı Ö ö Ş ş Ü ü

»» Türk Harfleri Çevirmeni

»» Bize Ulaşın
»» RSS:Başlıklar

Arşiv

January 2005
Sun
Mon
Tue
Wed
Thu
Fri
Sat
 
 
 
 
 
 
 5 
 6 
 
 
 
 
 
 

Sıcağı sıcağına

https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
https://static.twoday.net/ yilmaz/images/DX07N_4UMAAC zhh.jpg
zehni - 9. Mar, 17:18
von Blogger zu Blogger
Würdest Du mir ein Interview geben? Ich schreibe unter...
ChristopherAG - 5. May, 01:06
Su akıyor ve ben gidiyorum...
Sonra fark ettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur...
zehni - 15. Apr, 13:42
Sana..
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş...
zehni - 15. Apr, 13:32
Görenlere Aşk ola
Asik olan ummana düser vay vay vay Hayvan gelir insan...
zehni - 25. Dec, 16:15
İnek nasıl kaşınır?..
İNEĞİN köydeki Atatürk büstüne sürünmesi ve büstü devirip...
zehni - 26. May, 20:22
Takvimlerden haberin...
GECELER DÜŞMAN Söz - Beste : Adnan Ergil Takvimlerden...
zehni - 26. May, 20:19
DİNİ YİRMİ KURUŞA SATMAYANLAR
Londra'daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep...
zehni - 10. Apr, 12:48
UPANİŞADLAR
İnsanlığın en eski felsefe eserleri. 4000 yıl önce,...
zehni - 17. Mar, 18:20
YEM BORUSU
Görmüyoruz sanmayın içyüzünü işlerin, O doğru duruşların...
zehni - 14. Mar, 13:02

Users Status

You are not logged in.

Durum

Online for 7146 days
Last update: 15. Jul, 02:03

turkey




Get Firefox!
Get Thunderbird!

CiDDi CiDDi
FUCKUELTE HAYVANI
gayriciddi
KOESHEM
OKUMUSH CHOCUK
SHARKI ve SHIIR
ya$ayarak
Profil
Logout
Subscribe Weblog